Merhabalar, iyi okumalar~
(Kıymetli vaktinizi ayırıp oy verirseniz sevinirimm✨)
***
"Ne diyorsun lan sen?" dedi Arık, sinirle abisinin üzerine yürürken. Kendini sakinleştirmek adına yumruk yaptığı elleri, Sıla'nın gözünden kaçmamıştı. Eklemlerindeki kan çekilmişti, ayrıca sanırsa parmakları istemsizce hareket ediyordu.
Mete, kalkıp Arık'ın karşısında dikildiğinde aralarındaki boy farkı sebebiyle başını hafifçe eğmesi gerekmişti. Sıla, o an Mete'nin aslında gerçekten uzun olduğunu hatırladı. Arık ile fazlasıyla yakın duruyor olmalarının da bu görüntüye neden olmuş olması muhtemeldi tabii, Arık'ın karşısında durduğunda kendinin nasıl durduğu da belliydi sonuçta.
Neden bunu düşünüyordu ki şu an amına koyayım? Durum iyice ciddileşiyordu! Buna bir dur diyebilecek kişi de kendisi gibi duruyordu o an.
Sıla, hızlıca Mete'nin ardından ayağa kalktı ve Arık'ın göğsüne elini koyup aralarına girdi. Başını kaldırıp yalvaran bakışlarla Arık'a bakıyordu; Arık, bakışlarına karşılık verdiğinde içinin titrediğini hissetti.
"Arık, lütfen tartışmayı kesin artık. Cenk Bey'in üzülmesini istemiyorum."
"Sıla, sen karışma." dedi bakışlarını güya abisi olacak dallamaya çevirirken.
Mete, Sıla araya girdiği için geriye doğru bir adım atmıştı. Bakışları ikisi arasında gidip gelirken güldü. "Arık, kendine bir çeki düzen vermezsen seni fena döverim."
"Ne diyorsun lan sen? Ne o, 20 yıl önceki halimizde mi kaldın?" dedi sinirle sıktığı dişleri arasından Arık. Sıla'nın halen üzerinde olan eli sayesinde sakinleştiğini hissetse de kafasındaki soru işaretleri ve Mete'nin sözleri onu daha da geriyordu.
"Hiçbir yerde kaldığım yok. Ama belli ki senin takılı kaldığın yerler var." diye cevapladı Mete.
Sıla, omzunun üzerinden Mete'ye döndü. Başını yana yatırıp derin bir nefes aldı ve şöyle dedi:
"Bakın, lütfen şu sikik tartışmanızı önümüzdeki iki günden sonrasına saklayabilir misiniz?"
Mete, bakışlarını Sıla'ya indirdi. Ne kadar da küçük ve... Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve aklındaki düşünceleri def etti. Gözlerini tekrar araladığında kızın aynı ifadeyle ona bakmaya devam ettiğini gördü. Başıyla onayladı.
"Bu kızın hatırına susuyorum; ama bana karşı bu tavırla devam edersen iyi şeyler olmayacak Arık, buna emin olabilirsin."
Mete, Arık'ın cevap vermesine fırsat bırakmadan odadan ayrıldı. Sıla, bakışlarıyla onun çıkışını izlerken kapanan kapının ardından Arık'a döndü ve:
"Ya Arık, neden böyle yapıyorsun?" diye sitem dolu bir ses tonuyla sordu.
"Ne yapıyorum Sıla? Söyle bana gözünü seveyim, benim yaptığım ne?" diye sordu. İşaret parmağını göğsüne bastırıp, "Ben mi suçluyum?" diye sordu ve ardından kapıyı işaret ederek ekledi:
"Yoksa seni gözleriyle yiyip bitiren o orospu çocuğu mu?"
Sıla, duyduğu şeyle şaşkına dönmüştü. Dudakları aralanmış bir şekilde öylece Arık'a bakıyordu. Göz kapakları birkaç kere, hızla açılıp kapandı ve bunu hayret dolu gülüşü takip etti. "Saçmalama Arık. Ne dediğinin farkında mısın?"
"Farkındayım Sıla. Keşke olmasam. Maalesef farkındayım. Sen-" Aniden duraksadı Arık ve düşündü. Derin bir nefes alıp başını iki yana salladı. "Boşversene. Haklısın. Uzatmayacağım. Gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYTU (+18)
Dla nastolatkówBu hikaye, bir şizofrenin bir sanrıyla yaşadığı bir aşk hikayesine benzer; gerçektir her şey onun için ama yalandan ibarettir bir o kadar da. Bir şeyin doğruluğundan da yanlışlığından da eminsindir ama yine de sorgularsın ya bazen hani... Böyle bir...