Merhabalar, iyi okumalar(:
***
"Sen bizi takip falan mı ediyorsun amına koyayım?" diye hırıltılı bir sesle abisine bakarak konuştu Arık. Sıla ise o an, Arık'ın sesinin ne kadar da X'e benzediğini düşünerek ürperiyordu içten içe.
"Abinle ciddi konuşmayı öğrendiğin zaman ben de seni ve dediklerini ciddiye alacağım çocuk." diye cevap verdi sakin bir sesle Mete, aynı anda onlara doğru adımlarını yaklaştırırken.
Sıla, başını kaldırıp bakmak istemiyordu kesinlikle Mete'ye ancak onun enerjisine karşı koymak hiçbir zaman kolay olamamıştı. Yavaşça başını kaldırıp Mete'ye baktı; zümrüt yeşili gözlerinin ormanla harmonize olmuş görüntüsü, Sıla'nın kafasının daha da güzelleşmesine sebep oldu. Başlarında dikilen adam, ağaçlar gibi uzamaya başlamıştı sanki.
Ortamdan o kadar uzaklaşmıştı ki Sıla, Mete'nin de kendisine çevirdiği fark etmemişti bakışlarını. Mete, Sıla'nın öylece kendisine bakmasına hem şaşırmış hem de onun böyle huyları olduğunu hatırladığı için garipsememişti ancak gözlerinin aşırı kızarmış olmasının teşkil edeceği sorunları düşününce önceliğini bu problemi çözmeye verdi.
Küçük bir ıslık çalıp gülerek başını hafifçe sağa yatırdı ve bakışlarını Arık'a çevirdi Mete ve şöyle sordu:
"Sıla'nın gözleri intihar ediyor yalnız. Yanınızda Visine var mı da bu işte giriştiniz burada?"
"Var." diye cevapladı kısaca Arık.
Sıla, ne kadar süredir boş boş bakıyordu bilmiyordu ama Arık'ın hareketlenmesiyle irkilerek kendine geldi ve bakışlarını Arık'a çevirdi.
"İyi, güzel. Abinden öğrenmişsin iki üç numara, beraber takılmamış olsak da." diye karşılık verdi sırıtarak Mete.
Sıla küçük bir çocuk edasıyla oflayarak ciğerlerine doldurduğu nefesini dışarı saldı. "Ama benim kafam çok iyi ya... Damla damlatsak bile biraz kendime gelmem lazım eve gitmeden Arııık." dedi.
Arık'ın ismini bebeksi bir tınıyla söylemesi ve bir yandan da onun kazağının kolunu çekiştiriyor olması Sıla'yı o kadar tatlı bir hale getirmişti ki o an... Sadece Sıla'ya farklı hissettirmemişti.
Mete, Sıla'nın bu alışkanlığının da devam ediyor olduğunu anladığında hafifçe güldü. Sıla, bakışlarını kendisine çevirdiğinde gülüşü soldu ancak yüzündeki gülümsemeyi koruyarak bakışlarını Arık'a çevirdi.
Sıla'yı rahatsız hissettirmemek adına çevirmişti bakışlarını Mete. O kadar zaman ve aralarında geçen şeylerden sonra karşısına birden çıkmış olduğu gerçeği, zaten yeterince allak bullak etmişti onun kafasını belli ki. Mete'nin duygusal problemler yaşamıyor oluşu, herkesin aynı durumda olduğu anlamına gelmezdi sonuçta ve yardımsever olmayı her zaman tercih etmişti Mete. Özellikle Sisi için.
Arık, abisi olacak piç ile Sıla'nın arasındaki küçük bakışmadan ne kadar rahatsız olsa da sessiz kaldı. Anlık tepkileriyle Sıla'yı iyice kırmanın sırası değildi, özellikle de bu kafadayken. Sıla'ya döndü ve ellerini tuttu.
Sıla, şaşkınca Arık'a bakarken; Arık, kızın ellerini bacaklarına koymasını sağladı. "Bana tutun, sabit dur. Damlayı sıkayım gözüne, olur mu?" diye sordu. Sıla, başıyla onaylayarak "Tamam." dedi ve sabit durmaya çalıştı.
Bunu dememiş olsaydı Arık, sabit durmak çok daha kolay olurdu büyük ihtimalle ama yine de hareket etmemek için elinden geleni yaptı Sıla. O sırada Arık, cebindeki tüpü çıkarıp kapağını açtı ve Sıla'nın çenesini tutup yukarı bakmasını sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYTU (+18)
Teen FictionBu hikaye, bir şizofrenin bir sanrıyla yaşadığı bir aşk hikayesine benzer; gerçektir her şey onun için ama yalandan ibarettir bir o kadar da. Bir şeyin doğruluğundan da yanlışlığından da eminsindir ama yine de sorgularsın ya bazen hani... Böyle bir...