1

408 13 46
                                    

Ruhunun katiline aşık olanlara...

Tik, tak, tik, tak... Zaman akıyordu göz pınarlarından sessizce. Gözlerini kestiremediği bir noktaya sabitlemiş, öylece uzanıyordu yatağında. Onu kendisinden geçmiş gibi gösteren bakışlarının farkında bile değildi o an.

Saçlarının arasına sızan damlayı elinin tersiyle silerken derin bir nefes aldı. Ciğerleri patlayacak gibi hissetse de nefes almaya devam etti, yeterli gelmiyordu sanki ne kadar çekerse çeksin havayı içine. Bir noktadan sonra durmak zorunda kaldı ve seslice dışarı soludu havayı.

Arık, son zamanlarda onun içinde yaşadığı değişimin farkında olmalıydı; en azından o böyle inanmak istiyordu. Bir yandan da buna inanacak olsaydı kalbinin daha da çok kırılacağını da biliyordu aslında. Ona göre; bunun farkında olmasına rağmen kendisine yardım etmeyi tercih etmemesi, susuzluktan yaprakları düşmüş bir çiçeğe su vermeyi reddetmek gibiydi çünkü.

"İyi misin?"

Tam o sırada, onun tok sesi yankılandı zihninde. Yavaşça bakışlarını yanında yatan adama çevirdi.

Gözleri parlıyordu Arık'ın ama aşktan değil, herhangi bir duygudan da değildi zaten. Sadece, abajurun ışık hüzmelerinin aksini sahiplenmişti gözleri. Bu kadar. Uzun süre boyunca, karşısında savunmasızca onu izleyen gözlere baktığını fark ettikten sonra tekrar derin bir nefes alıp cevap verdi.

"İyiyim, neden?"

"Bilmem, aldığın nefes benim de canımı yaktı bir miktar." dedi tebessüm ederek.

Dışarıdan bakan bir insan, Arık'ın mutlu bir şekilde tebessüm ettiğini sanırdı. Gerçekten inandırıcıydı çünkü o kasların aldığı hal, Arık'ı tanımıyor olsaydı eğer o bile inanırdı o dudakların mutlu bir cümle kurduğuna.

Düşüncelerinden sıyrıldıktan sonra neredeyse Arık'ın tebessümü kadar gerçekçi bir kahkaha patlattı. Arık, yüksek ses yüzünden yüzünü buruştururken o omuzlarını silkti.

"Aldığım nefes canımı yakıyor diye iyi olmamak zorunda mıyım?"

"Yani..." Arık bir müddet durdu ve düşünen bir ifadeye büründü yüzü, buna nasıl bir cevap vereceğini düşünüyordu muhtemelen.

"Düşünsene, her zaman öyle olmadı mı zaten Arık?" diye devam etti onun düşünmesine izin verirken, bir yandan da onu konuşmak için teşvik etmeye çalışıyordu.

"Haklısın, bebeğim. Haklısın aslına bakarsan... Sigara ister misin?" diye sordu göğsünün üzerinde tuttuğu paketi havada sallayarak.

İç çekti, onu en iyi anladığını düşündüğü kişinin bile aslında onu anlamıyor oluşuydu canını yakan.

Dirseklerinin üzerine ağırlığını vererek yatakta doğruldu, saçları omuzlarını aşarak nevresimle temas ediyordu. Arık'ın gözlerini üzerinde gezinirken hissetti, ne o konuşuyordu ne de Arık.

"Olur, çok iyi olur gerçekten." dedi sonunda sigara paketine uzanıp.

"Sana bir şey sormak istiyorum Sıla." dedi boğazını temizledikten sonra Arık.

Tüyleri diken diken olmuştu; adını duymayı sevmiyordu hiçbir şekilde ama konu bu değildi. Adının, Arık'ın dudaklarına değerek can bulması her zaman çok heyecanlandırmıştı onu.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından bakışlarını Arık'a çevirdi. Ne soracaktı kendisine bilmiyordu ama bir şey sormasını da istemiyordu doğruyu söylemek gerekirse. Onun soruları Sıla'yı her zaman düşündürmüştü çünkü.

KUYTU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin