13

52 7 2
                                    

Herkes, kendinden geçmiş bir halde yığılıp kalmıştı sigaralar söndükten sonra. Sıla; bacaklarını kendine çekip üzerlerine kollarını koymuş, başını da kollarına yaslamış bir şekilde öylece oturuyordu. Karmakarışık olan zihnini, yüzüne düşen kızıl dalgaları tamamlıyordu.

Arık; çenesine elini koymuş, öylece Sıla'yı izliyordu. Aklında, tekrar ve tekrar onu altına aldığı an tekrarlanıyordu. Ona karşı hem bu kadar saf hem de bu kadar şehvet dolu hisler besliyor olması kendisine hiç iyi gelmiyordu.

Gülümseyerek Sıla'nın yüzünü kapatan saçlarına uzandı. Bakmaya doyamadığı yüzü aydınlığa kavuşturduğuna ruhunun da ışıldadığını hissetti. Yavaşça yaralanan kırmızı gözler, baygın baygın ona bakarken gülümsemeye devam etti.

"Ar-" Sesini duyurmaya çalışarak konuştuğu sırada, Melih'in yüksek sesi tarafından bastırıldı.

"Hadi, herkes uyansın!" diye seslendi herkese Melih, birkaç kez alkış yaparak da herkesin bilincini tetiklemişti.

"Çalan şarkı yüzünden yamuldunuz iyice, kim açtı bu şarkıyı?" diye söylenerek laptopa uzandı ve bağladıkları bluetooth hoparlör'den odaya dağılan şarkıyı durdurdu.

O sırada, A Little Death'in yarıda kalmış olmasına üzülmüştü Sıla. Başını kaldırıp Melih'e baktı.

"Ya, kapatmasana! Ben çok seviyorum bu şarkıyı..."

"Tamam Sılacım, güzel şarkı ama herkesi hayal dünyasına götürüp uyuttu güzelim."

Arık, son duyduğu hitap şekliyle gerildiğini hissetti. Oturuşu düzleşirken boğazını temizledi sertçe ve Melih'in kendisine bakmasını sağladı.

Melih, mesajı aldığını belli eden bir yüz ifadesiyle bakışlarını kaçırdı ve önceki şarkıya göre çok daha hareketli olan bir şarkı başlattı.

"Herkes ortaya gelsin bakalım, yuvarlak olacak şekilde oturun. Doğruluk - Cesaret oyununu oynayacağız." dedi kendisi oturuşunu ayarlarken.

Beril, bu oyunu oynamayı çok sevdiğinden gülerek yerini aldı. Onu Volkan, Nalan ve sonrasında Sıla ile Arık takip etti.

"Oyunun adının bu olduğundan emin misin?" diye sordu boğuk bir sesle Volkan, o sırada elindeki şişeden son yudumu alıyordu.

Melih, uzanıp elindeki şişeyi aldı Volkan'dan ve bilmiş bir şekilde sırıtarak konuştu.

"Adının ne önemi var? Eğleneceğimiz kesin."

"Sonrasında da 'Yaptım mı yapmadım mı?' oyununu oynayalım mı?" diye sordu heyecanla Beril.

Sıla, Beril'in hiçbir şey olmamış gibi davranmasından dolayı çok rahatsız olmuştu. Ondan tiksindiğini belli eden bakışlar atıyordu her konuştuğu an.

"Bence onun adı da o değildir ama neyse. Bence güzel fikir." dedi Volkan.

Herkes onayladığını belli eden bir ses çıkardıktan sonra Melih, biraz önce Volkan'ın elinden çekip aldığı şişeyi dairenin ortasındaki boşluğa koydu.

"Başlıyoruz; ağız tarafı soru, alt tarafı cevap." diyerek kısa bir açıklama yaptıktan sonra şişeyi çevirdi.

"Ben, Volkan'a soruyorum." dedi Nalan gülerek. Kafası o kadar uçmuştu ki...

Sıla, sorması muhtemel olan soruları düşününce arkadaşı adına utandı. Hafifçe güldü.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Hmm..." Bir süre düşündükten sonra, "Doğruluk." dedi Volkan. Gözleri, Nalan'ın üzerinde gezinirken sorusunu bekledi.

"Arkadaşlar, şimdiden söylüyorum. Ben soru sorarken acımam." dedi Nalan bakışlarını herkesin üzerinde gezdirirken. Herkes, onun bu haline gülerken Nalan sorusunu sordu.

KUYTU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin