Diyet kelimesi hep böyle besin kısıtlaması yapılan bir dönem olarak insanlarda yer etmiş durumda. Aslinda diyet anlam olarak sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenme için kullanılan bir kelime. İnsanların kendini aşırı sıktığı, hızlı sonuçlar için beslenme üzerinde sert kurallar koydukları bir sürecin çok da başarılı sonuçlar verdiği söylemek mümkün değil. Başarılı bir sonuç verse bile eski düzene dönüldüğü zaman vücudumuzda eski haline dönüyor, hatta bazen eski halinden daha kötü noktalara bile gelebiliyor. Bu süreçleri çok yaşadım. Hiç bir zaman başarıya ulaşamadım. Cok cok daha kötü noktalara geldim. Olay tümden akışkanları değiştirmekten, bakış açısından, düşünme şeklinden geçiyormuş. Bunu anlamam uzun zaman aldı. Öncelerinde amacım ergenlikte aldığım kiloları vermekti. Şimdiyse daha sağlıklı, dinç, enerjik bir bedene sahip olmak için çalışıyorum. Kilo alınır da verilir de çok bir önemi yok! Ama sağlık elden gittiği zaman toparlamak kolay olmuyor. Beslenme ve spor konusunda cok hata yaptım. Milyonlarca hata yaptım ve şimdi az çok doğruları görebildiğimi düşünüyorum. Öncelikle beslenme ve sporda amaçlarım değişti. Şuan genel amacım vücuduma daha faydalı olanı tercih edebilmek. Kendimin en sağlıklı, en güçlü ve en estetik hali olabilmek. Nefretle yaklaştığımı bedenime eziyet etmek yerine onu anlayıp, sevmek ve ihtiyaçlarını görmek için çabalıyorum. Beslenme konusunda en sağlıklı tercih şeklinde beslnemeye çalışırken spor konusunda bana güç katacak şeyleri tercih etmeye çalışıyorum. Tabi spor konusunda hala beslenme kadar ilerlemis değilim. Hala bilmediğim çok şey var ve. Artık bana estetik gelen vücut algısı değişti. Önceden sadece zayif olmak yani giydiklerimin yakışmasini isterdim. Şimdi ise beden algım cok farklılaştı. Güçlü ve zarif bir vücut ister oldum. Şuan hala spor konusunda pek de ilerlemiş değilim. Ama bunu yapacağım. Elbet bir gün onu da başaracağım. Ne kadar uzun sürerse sürsün o noktaya geleceğim.
Şuan kendimi iyileştirmek üzerine besleniyorum. Kilo verdiğimden bu yana kendimi çok güçsüz, kırılgan ve güç anlamında zayıf hissediyorum. Bu berbat bir his! Her an hasta olabilirmisim gibi. Bu nedenle karbonhidrat, protein, yağ ve vitamin açısından beslenmemi düzenlemeye çalışıyorum. Ne kadar başarılı olduğum sorgulanır. Ama eskisinden daha iyi besleniyorum. Ac kalmak yok, sacma sert kurallar yok, besin çeşitliliği, şifa ve tatmin olma duygusu var. Bedenime iyi gelsin diye tükettiğim seyler beslenmenin % 80 iyken kendime özgürlük olarak %20 lik bir pay vermeye çalışıyorum. Denge kurmanın, besinlerin sayıdan fazlası olduğunun farkına varmanın beslenme için en önemli ilerlemelerden biri olduğunu anladığımdan bu yana her şey daha farklı.
Spora gelecek olursak o konu benim için hatalarımı gec fark ettiğim hala öğrenmenin başında olduğum bir alan. Yeterince zaman ve emek verdigimi düşünmüyorum. Ama spordaki amacım da kalori yakmaktan kas kütlesi arttırmak ve güçlenmek şeklinde değişti. Amacım değişti ama dediğim gibi yeterince emek vermeye başlamış değilim. Bunun üzerine ertelenmis bir sürü planım var. Onları umarım bir gün yaparım. Daha güçlü hissetmek istiyorum.
Bedeninizi sevin, kendinizden nefret etmeyin! Kolay bir şey olmadığını çok cok iyi biliyorum. Ama kendinize vlne içi eziyet ettiğinizi bir düşünün. Onu sevip, koruyun, iyi besleyin, yıkıcı yaklaşmak yerine yapıcı, onarıcı ve iyileştirici bir yaklaşımla onunla ilgilenin. O sizin yuvanız ve yuvanıza iyi bakmalısınız. Ona özen göstermeli, ihtiyaçlarını gidermeli, temizlemeli, onun için en iyi olanı yapmalısınız ki sizin biricik yuvanız sağlıklı, güzel, sağlam ve parlak olsun. Öfke ve nefretle yapılan yaklaşımlar her zaman kötü sonuçlar doğurur bunu unutmayın. Kim ve ne için bedeninize işkence ettiginize ve buan değip değineceğini iyi düşünün. Toplum normları, insanların sözleri sizin yol gostericiniz olmasın! Onlar bir avuç safsatadan baska bir şey değil. İnsanların ağzı var ve konuşuyor. Sadece bu kadar. Düşünme yeteneği yeterli miktarda olan insanlar zaten bir başkasının fiziksel görünüşü üzerinde söz sahibi olmadığını anlardı. Ama işte birçok insanda bu yok. Agzı var diye konuşma hakkına sahip olduğunu sanıyor. Öyle bir hakkı yok! Hic kimsenin bedenin üzerinde soz söyleme hakkı yok. O beden senin! Sana ait! Senin biricik ve tek yuvan. Ölene dek onunlasın. Ölene dek senin için yürüyen, senin için gören, işiten, koşan o olacak. Bunu unutma! Onu düşman değil dost bil. Ona iyi bak. Bir annenin yeni doğan bebeğine baktığı gibi sefkatle, merhametle, sevgiyle, en doğru şekilde bak!
Birkaç ay sonra ne kadar değiştiğine inanamayacaksın!Değişmek istiyorsan önce düşünme şeklini değiştirmelisin!