Sokak köpekleri

3 0 0
                                    

"Başın sağ olsun Atlas."dedi Şevval. Sesinde hissettiğim duygu karmaşıklıktı.


"Yaren nasıl?"


Bu soruyu da Şevval sormuştu. Ne diyeceğimi bilemedim. Bir tufan koptu içimde. Kalbime giden damarlar
tıkandı kaldı öylece. Nasıl olduğundan bile haberim olmayan küçük kardeşimi sormuşlardı bana. Ne
diyecektim? Zar zor zihnimde bir araya getirdiğim cümleler bir türlü dökülmüyordu dudaklarımdan.


“Yaren reşit olmadığı için yetiştirme yurduna götürdüler.”
Bir sessizlik çöktü. Sokak köpekleri havlamayı, kuşlar uçmayı bıraktı. Rüzgar durdu, kuru ağaç yaprakları
bile dalında asılı kaldı. Yüzlerine bakacak cesaret arıyordum kendimde, herkes susuyordu. Sanki
dudaklarımı birbirine dikmişle rgibi bende tek bir kelam etmiyordum.


“Peki… Ne yapacaksın evlat, aklında bir şey var mı?.”


“Çalışacağım İsmet amca, kardeşim ve geleceği için.”dedim boğazımı sıkan o acı yumruya inat.


"İş buldun mu?"


“Mahallenin başındaki hamburger restoranına gideceğim orada kurye aranıyormuş, ona
başvuru yapacağım.”


"Ehliyetin var mı?"


“Ne ehliyet İsmet amca? Akülü motorsiklet için mi?”


"Kurye motorları genelde elli CC’lik oluyor, onlarda B sınıfı ehliyet gerektiriyor." Diyerek beni
bilgilendirmişt İsmet amca, bir yandansa bu işin başlamadan bittiğini öğrenmiştim. İsmet amca yüz
ifademde her ne gördüyse


"Bak ne diyeceğim."


Kafamı kaldırıp İsmet amcaya baktım.


"Sen garsonluk yaptın değil mi daha önce?.”


Yaren ve benim günlük okul ihtiyacımız için yevmiye ile garsonluk yaptığım işlerim olmuştu


“Evet İsmet amca doğru yaptım bir kaç yerde.”


"Tamam o zaman, yarın sabah gel benim yerde işe başla. Yarı zamanlı mı istersin, tam çalışmak mı
istersin o sana kalmış. Gel yanıma aylık sana asgari bir ücret artı sigorta vereyim. Sende kardeşin ve
geleceğin için çalış. Hem okula da yakın sınavlarına girebilirsin hem de yapmadığın bir meslek değil. Ne
dersin evlat?.”

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Şevval’e kaydı gözlerim.
Gülümsüyordu, öyle içten ve samimi bir gülümsemeydi ki bu bende tebessüm etmeden duramadım.


Başımı öne eğip kendime defalarca lanet ettim. Bu kadar aciz olabilir mi bir insan oğlu? Hoşlandığım kıza
babasın parası ile mi hediye alacaktım? Bu muydu adalet? Dünya dedikleri yer oysa ne kadar da
adaletsizdi...


“İsmet amca, ne diyeceğimi bilemiyorum ama hiç gerek yok gerçekten.
İhtiyacın olmadığı halde beni işe almak için teklif sundun, sana minnettarım ama yapmak zorunda
değilsin. Ben başımın çaresine bir şekilde bakarım.”
Bir anda un ufak olduğumu hissettim. Nasıl bakacaktım Şevval’in yüzüne birdaha? Nasıl babasının

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin