“Kızların yanına gidiyorum derste görüşürüz.” dedi. Okula doğru yürürken büyülenmiş gibi onu izleyerek iç
çektim yavaşça. Tüm damarlarımda, en küçük hücrelerimde bile dolaşan serotonini hissediyordum ona
bakarken. Biraz öyle kaldıktan sonra bende sınıfıma yürüdüm. Ders Hira Hanımındı, sınıftakilerin yerçekimine
meydan okuyan libidolarını tahmin edebiliyorum. Daha ders başlamadan bile Hira Hanımın konusu
başlamıştı. Zil çaldıktan sonra Hira Hocanın derse girmesini beklerken nöbetçi öğretmen gelip,
“Hira Hoca bugün yok, dersiniz boş, bahçeye çıkabilirsiniz.” dedi.
Sınıf bunu Hitle’rin ölümü gibi kutladı. Şevvalle merdivenlerden inerken bi bana bi önüne bakıyordu. Bir şey
söylemek istediğini fakat çekindiği anlaşılıyordu. Sonunda cesaretini toplamış olacaktı ki,
“Atlas.”dedi. Kafamı yavaşça ona doğru çevirerek,
“Efendim.” dedim. Kısa bir süre durup,
“Babam söyledi de, baban çok fazla alkol alıyormuş sanırım.”dedi. Bunu sormasının doğru olup omayacağı
konusunda kararsız kalmış olacak ki hemen arkasından,
“Cevap vermek zorunda değilsin. Haddimi aşmış olabilirim kusura bakma.” diye ekledi.
“Hayır sorun değil.” dedim hemen, kendisini suçlu hissetmesini istemediğim için. Ne diye bilirdim ki? O
gözümde baba adını taşıyan şarapçıdan ötesi değildi. Asla dolduramayacağım o ızdırap veren boşluk yine
yalnız hissetmeme neden oldu. Savunma bile yapamadım. Kelimelerim zihnime yetişemedi.
“Evet çok içiyor. Bazen ceketine döküyor içerken, üstünden hiç çıkmayan alkol
kokusu var. Gece yarıları eve gelip uykudan uyandırır, kaos çıkartır ama-“
Ama derken duraksadım, kuru boğazımı ıslattım. Gözlerimi ayaklarımdan çekip kafamı kaldırınca göz göze
geldik.
“Senin için çok zor olmalı.” gerçekten üzüldüğünü belli eden bir tonla.
“Zorlanmıyorum, alıştım.” dalga geçercesine hafifçe gülüp, “Daha doğrusu alışmaya mahkum edildim.”diye
ekledim.
Ne kadar zor biliyor musunuz alıştım demek? Pi sayısını ezberlemek ya da Oxford’un paradoks sorularını
çözmek gibi. Beni testislerinde bekletip, bir kadının rahmine enjekte edip, 8 ay 12 gün o rahimde taşınmama
sebep olan sonra da sadece ad olarak hayatımda olan, baba kelimesini hak etmeyen sorumsuz, duygusuz,
çamur, kir ve pastan oluşan, kirli sakallarıyla beraber kafasında iki üç tel saçları olan birinin; sadece seni
testislerinden dışarıya çıkarmasıyla ona baba demek zorunda kalmak…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL
Non-Fictionbu hikâye yer altı edebiyatının ve sapyoseksüel bakış açısını ve manipülasyon sanatını nasıl genç bir beyne enjekte edildiğini anlatıyor atlas henüz yolun başında .