patlamaya hazır.

4 0 0
                                    

Onun bu haline küçük ve silik bir tebessümle karşılık verip.


"Hadi artık uyku vakti yarın ikimiz de okula gideceğiz" deyip yataklarımıza gitmek için odadan çıkmıştık.


Canımın bu derece yanacağını bilmiyordum. Şimdi ise dört duvar arasında tek başıma anıları canlanıyordu
gözlerimin önünde ve zihnimin en ücra köşelerinde.Salonun terkedip odama geçtiğimden bu yana
zamanın nasıl bu kadar hızlı akıp gittiğini fark etmemiştim. Öyle ki güneş yerini gecenin ardında bırakmıştı
ve gökyüzü tamamen yıldızları aitti artık. Gece ve gündüzün bu denli uyum içindeolması bana bedenlerini
ve korkularını bir yana atıp ruhlarını seviştiren insanları anımsatıyordu. Kız güneş olup alta geçtiğinde
erkeğin yani gecenin saltanatı başlıyordu güneşüzerinde. Gece hakimiyeti kurduğu anda Güneş tamamen
ona ait oluyordu artık. Gece alta geçtiğin de ise güneşin zaferi başlıyordu. Her şeyi en ince ayrıntısına
kadar gösteriyor ve hissettiriyordu. Mesela yaz günü bir yaprağı dokunduğunuzda güneşin onda bıraktığı
o tatlı sıcaklığı hissedebiliyorsunuz. Gece ise tamamen farklıydı bazen. Bazen size naif bir dokunuş ile
gelen o hafif esintiyi hissettirse de, bazen öyle anlar oluyor ki ruhunuza kadar soğukluğunu
hissettiriyordu...


Bomboş bakışlarla izbe çökmüş tavanı izlerken aklımda hep, acaba o sabah herzamanki gibi odanın
kapısını açıp kontrol etseydim bunlar olur muydu diye kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum. O zaman
babamın kendini öldürmeyevakti olamazdı belki. Gözlerim yanıyordu. Uykusuzluğa vücudum tepki
gösterse de , zihnim bir türlü bana oyun oynamayı bırakıp dinlenmeme müsade etmiyordu.


Tam o anda gökyüzünde bir vaveyla koptu.


O da saliseler içinde bembeyaz bir ışığın yeri oldu. Sonrasında onu yağmur takip etti. Cama vuran
yağmur damlalarının sesleri kulaklarıma doldu. Gökyüzü bile bugün olanlara ağlıyordu.


İlk gecem... Bu evden bir ölünün ve bir çocuğun aynı anda kopartıldığı ve beniyalnızlığım ile baş başa
bırakıldığım ilk gecem.


Bir şekilde yataktan kalkıp pencereye yöneldim. Yağmur o kadar şiddetlendi ki cama düşen damlalar içeriye
girmek için çırpınıyordu. Dışarıda yağmur ile gelen rüzgarın sebep olduğu esint ile ağaçların dalları alçalıp
yükseliyordu. Bütün dalların aynı ahenkle birleşip yaptığı dans inanılır gibi değildi. ‘Çok güzeller’
diye geçirmeden edemedim içimden. Acaba Yaren izliyor muydu bu gece, gökyüzünün ağlayışını?
Keşke şu an birlikte olsak birlikte ağlasaydık. Ağlarken bana sarılışı geldi gözlerimin önüne. Ne
zaman ağlasa elleriyle yüzünü kapatır göğsüme saklanırdı.


"Ah küçüğüm tek başına gökyüzünün haykırışını izlediğin için özür dilerim yanında olup dizlerime
yatıp uyuyamadığın için üzgünüm."


Yağmur artık çiselemeye başlamış, hava aydınlanmak için güneşi bekliyordu. Kuşların sesleri sabahın son
gecesinde olduğunun habercisiydi. Gece boyunca yağmur ile birlikte Yaren'i ve önümdeki bu işkence dolu
yokuşu nasıl aşacağımıdüşünmüştüm. Göz kapaklarından tavana asılmış gibi yakıyordu canımı gözlerim.
Başım zamansız bir bomba gibiydi, patlamaya hazır.


Bir anda yataktan kalkıp banyoya babamı ilk bulduğum yere gittim. Kapının önüne geldiğimde duraksadım.
Gözlerim o zamanki gibi ilk kanı gördüğüm yere odaklanmıştı. İçindeki o karanlık hissiyat sanki aynı anı
tekrar yaşıyormuşum gibi hissettiriyordu. Yavaşça kapıya adımlarımı yaklaştırdığımda elim çoktan kapının
kolunu kavramıştı.


Tek yapmam gereken şey biraz güç kullanıp aşağıya eğmek ve sonra içeriye
girebilecektim.


Yapamadım… Derin bir nefes çektim küf sinmiş havadan içime, ağzımda kan
tadı vardı. Gözlerimi kapatıp yavaşça açtım. Banyo kapısını ve kendime defalarca artık babamın orada

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin