PİYANGO

2 0 0
                                    

İlk dersim İngilizce olduğundan kitabımı çantamdan alıp sınıfa yürümeyebaşladım.


Sınav sonuçlarının asıldığı tablonun önündeki kalabalık beni ister istemez o tarafa yöneltmişti.


Herkesin bir ağızdan, ‘’Bu yarışı kesin Rüzgar alacak.’’


Dediğini duyduğumda dikkatimi vermiş olanı biteni anlamaya çalışıyordum. Neydi bu şimdi, okullar arası
basketbol turnuvası mı?


Herkesin dağılması ile tahtanın önüne geçip panodaki sonuçların haricinde ekstra koyulan kağıtlardaki
yazılara göz gezdirmeye başlamıştım. Sağ en üstköşede panonun büyük bir kısmını kaplayan kocaman
harflerle,


‘MİLLİ PİYANGO LİSESİ ZEKA YARIŞMASI. KAZANAN ON BİN TÜRK LİRASI BÜYÜK ÖDÜLÜNÜN SAHİBİ
OLACAK. KATILIM ŞARTLARI YOK, İSTEDİĞİNİZ ZAMAN KAYIT OLABİLİRSİNİZ. ON BİN TÜRK LİRALIK
BÜYÜK ÖDÜL SAHİBİNİ BEKLİYOR.’


Beynimde çakan şimşeklerin haddi hesabı yoktu.


On bin Türk Lirası mı?

Ödül mü?


Zeka yarışması ve bizim okulda.


Beynim bile neye şaşıracağını bilemez haldeyken en iyisi gidip Hira Hanım’a sormaktı. Odasına doğru dönüp
yürümeye başladığımda çok geçmeden kahverengi ahşap kapının önüne gelmiştim bile. Kapıyı tıklatıp
içeriden onay sesinin gelmesini beklerken bir yandan da aklım okulda ki yarışmadaydı. Ne zaman olacaktı?
Cuma günü yazıyordu kağıtta bu da demek oluyor iki gün sonra. İçerden gelen Hira Hanım’ın gel sesini
duymamla kapının kolunu çekip içeri girmiştim. Hira hanım ne kadar devlet görevlisi olsa da zevkine ve
tarzına düşkün biriydi kibunu odasına bakarak da anlayabilirdiniz. Boydan cam bir pencere ile odanın dört
bir yanı güneşin ışığı ile santim santim aydınlanıyordu. Kapının hemen ilerisinde sol tarafta duvara monteli
boydan bir kütüphane veönünde ise siyah özel yapım olan deri koltukları karşılıklı olarak dizayn
edilmişti. Grinin yer yer hakim olduğu duvar çoğunlukla fildişi rengi ilebezenmişti. Bu odaya ayrı
bir hava katmıştı. En sonuncu ve göz alıcı obje ise ise Hira Hanım’ın şu an kollarını dayadığı
masasıydı. Masanın ayakları dışında her yeri cam olarak yapılmıştı. Ve Hira Hanım’ın sütun gibi
olan mermer beyazı bacaklarını görmemek ise imkansızdı. Şu an ise oturduğu koltukta bacak
bacak üstüne attığı için dar siyah olan kalem eteğiyukarı kıvrılmış ve jartiyerinin kopçaları
olduğum yerden ben burdayım diye bağırıyordu adeta.


“Evet Atlas.” dedi fazla otoriter sesiyle. Boğazımı temizledim ve,


“Hira Hanım ben okulun duyuru panosundaki zeka yarışması hakkında bilgi almak için gelmiştim.”


“Evet şu yarış… Kazanana on bin TL ödül.”


“Belli bir tarih yazmıyordu, ne zaman tam olarak?”


“Tarih belli değil fakat yarışmaya katılmak için yarın saat beşe kadar vaktiniz var. Ondan sonra yapılan
kayıtlar geçerli sayılmayacak ve yarın beşten sonra toplantı odasında bütün katılımcılara detaylı bir
şekilde anlatılacaktır Atlas.”


“Peki teşekkürler Hira Hanım iyi günler.”


“Sana da iyi günler Atlas.”

KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin