9.BÖLÜM / HASTA

11.9K 589 10
                                    

"Hapşu!"

"Çok yaşa."

"Hep beraber." dedim boğuk sesimle.

Tahriş olmuş burnumu bir kez daha sildim. Sabahtan beri defalarca aynı şeyi yaptığımdan eminim ki kıpkırmızı olmuştu. Tutmaya bile mecalim kalmadığı için bacaklarımdaki yastığa yasladığım telefona baktım. Nil bir yandan mutfakla ilgileniyordu.

"Şifayı sağlam kaptın."

"Öyle oldu. Dün gece üşüttüm herhalde."

Birkaç takırtı duyduktan sonra Nil kameranın tam önüne geldi. Eğilip ekrana doğru baktı.

"Yazın ortasında nasıl hasta olmayı başardın acaba?"

"Bilmiyorum ki. Şanssızlığımdan olsa gerek."

"Ha yani senin hiç suçun yok?"

Gözlerimi kaçırdım. Aklıma dün gece o kadar üşüdükten sonra top ile oynadığım geldi. Üstelik Burçak ile balkonda oturup kahve bile içmiştik. Sanırım suç bendeydi.

"Vardır tabi." deyip geçiştirdim.

"Kendini ihmal etme. Zaten çöp kadar bir şeysin."

"Abart." diye cıyakladım.

"Yalan mı?"

"Yalan tabi." Duraksadım. "Bu aralar niye herkes benim dış görünüşüme taktı ya?"

"Ben iyiliğin için söylüyorum. Bağışıklığın zayıf. Hem, kimlermiş bakayım o herkes?"

"Kim olacak? Alper."

Güldü. "Alper mi? Rolleri mi değiştirdiniz hayırdır?"
Sertçe burnumu çektim. Hoşnutsuz bakışlarım ile bir süre ekranı izlediğimde Nil'in gülüşü daha da büyüdü. "Kızdın mı?"

"Kızdım."

"Gerçekten. Eskiden sen Alperi kızdırıp dururdun. Zamanında Tas Kafa diye zulmettin. Gün bugündür deyip milleti zorbalamaya mı başlamış?"

Nefesimi vererek iştahsızca güldüm. "Güldürme beni. Hiç halim yok."

Nil benimle daha çok dalga geçecekti ki konuşmamızı kapı sesi bölmüştü. Yüzümü buruşturup başımı battaniyeye gömdüm.

"Kapıyı da açacak halim yok."

"Kalk hadi kalk!"

Oturduğum yerden isteksizce doğruldum. "Açın kapıyı hizmetçi periler!"

Ben burnumu çekip peçetemle birlikte kapıya doğru ilerlerken Nil oturduğum yerde kalmıştı. Yere sürterek yavaş yavaş kapıya ilerlediğimde karşımda kimseyi bulamayınca giriş kapısının düğmesine bastım.

"Orada mısın hala?" diye seslendim içeriye doğru.

Telefon uzakta kaldığı için kısık bir ses duymuştum. "Evet."

Kapının kirişine doğru yaslandım. Baygın gözlerle asansörü takip ediyordum. Kabin bizim katta durup içinden Burçak çıkana dek resmen ayakta uyuklamıştım.

"Nehir."

Burçak beni görür görmez gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Ayakkabılarını çıkartıp hemen içeri girdi.

"Hoş geldin."

"Hiç hoş bulmadım."

Kapıyı kapatıp salona girdiğimizde hiç çekinmeden battaniyenin altına geri girdim. Burçak her hareketimi dikkatle izliyordu. Ayak ucuma oturup beni baştan aşağıya bir kere süzdü.

KÜÇÜK ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin