ON YIL ÖNCE
Aynanın tam karşısında duruyordum. Üzerimde uçuş uçuş mor bir elbise vardı. Arada etekleriyle oynuyor, sevinçle şakırdayarak karşımda duran bu güzel kıza hayran hayran bakışlar atıyordum.
Bugün büyük gündü. Aylardır hayalini kurduğum mezuniyet balo günüm nihayet gelmişti. Çok uzun zamandır hazırlanıyordum. Elbisemi bile iki ay öncesinden almış ve aklıma her geldiğinde deneyip durmuştum.
Herkesin öve öve bitiremediği lise için de çok heyecanlıydım. Bir an önce büyüyüp tıpkı Alper gibi üniversiteye gitmek istiyordum. Sınava girip kazanacağı üniversiteye ben de gidecektim.
"Sence yemek ne zaman gelir?"
Gözlerimi aynadan çekip az ileride dışarıya doğru bakan Ayaz'a döndüm. Papyonunu tutmuş çalışanları izliyordu.
"Sabret biraz. Hele bi herkes toplansın getirirler."
"Çok acıktım ne yapayım?"
Lüle lüle olan bir saç tutamını güzel bir konuma getirdim. Ardından Ayaz'ı kolundan tutarak dışarıya doğru sürükledim.
"Nereye gidiyoruz Asel?"
Duymazdan geldim. Mavi gözlerim bahçedeki misafirler arasında geziniyordu. Daha iyi görebilmek için gözlüğümü düzelttim. Aradığım masayı bulduğumda o yöne doğru yöneldim.
Alper ve Şeydanur bizimkilerin olduğu masaya oturmuş fısır fısır konuşuyorlardı. Benim geldiğimi gören Şeydanur, Alper'in omzunun arkasından dik dik bakıyordu. Burada olmaktan hoşnut olmadığını biliyordum.
"Hoş geldin Alper."
"Hoş bulduk Asel."
"Bana hoş geldin demek yok mu Civciv?"
Sahte bir gülümseme ile ona döndüm. "Sen de hoş geldin Şeydanur."
Yanlarına oturduğumuzdan sonra geçen beş dakika içinde tanıdığım çoğu insan gelmişti. Burçak giydiği beyaz elbisesini savurarak arkadaşlarıyla dans ediyordu. Masalara yavaş yavaş gelen yiyeceklere gömülmüş Ayaz'ın gözü kimseyi görmüyordu. Başımı hiç konuşmadan öylece duran ikiliye çevirdim.
"Geldiğin için teşekkür ederim Alper."
"Önemi yok. Söz vermiştim."
Alper ile aramız hala tam anlamıyla düzelmiş değildi. Şeydanur'un lise mezuniyet elbisesi terzideyken kaybolunca kabak benim başıma patlamıştı. Yurt dışından getirttiği bir elbise olduğu için çok değerliydi. Bu yüzden çalınabileceği konusunda Alper'i ne kadar ikna etmek istesem de olmuyordu.
"Alper. Bana bak."
"Bakıyorum ya."
"Öyle değil. Eskisi gibi bakmıyorsun."
"Asel." dedi gözlerini kaçırıp. Bir yandan sevgilisini kontrol ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK ÖĞRETMEN
ChickLitCivciv, yıllar sonra doğup büyüdüğü mahalleye öğretmen olarak atanır. Ama kimse onun kim olduğunu bilmez. O, artık Küçük Öğretmen'dir. Yıllar geçse de üstünden, kızımızın huyu aynıdır. Mahalleye bir oyun oynar. Bakalım Küçük Öğretmen, herkesi ne kad...