48. BÖLÜM / PANİK

4.4K 223 14
                                    

Yaramaz bir çocukluk geçirdiğim herkesçe bilinirdi. Bu yaramazlıklara giden her yol, türlü oyunlardan geçerdi. Gün boyu eğlenirdim ama günün sonunda abimden sağlam bir azar işitirdim. Ben işi abartınca cezamın boyutu da artardı. Bazen yasaklar bazen de ev hapisleri olurdu. Bu yüzden yaptıklarımı abim duymasın diye kırk takla atardım.

Gel gelelim bu sefer kaçamazdım. Abime doğruları söylemiş olmama rağmen yaşanan son gelişmeleri haliyle ona aktaramadığım için yalan söylediğimi düşünecekti. Yenilgi ile kısa bir süreliğine gözlerimi kapattım.

"Niyetin ciddi." diyerek Alper'in söylediği şeyi tekrarladı.

"Evet."

Abim dişlerini sıkıca birbirine bastırıyordu. Bir avcı misali gözlerini ona dikmişti.

"Asel Nehir Boz!"

Panikle cevap verdim. "Efendim abi."

"Gel buraya."

Elimden gelen en hızlı şekilde dediğini yapmıştım. Karşısına dikilen Alper'in hemen yanında, cezamın en acısız olanından olmasını dilemeye başladım. Çok korkuyordum. Kalbim deli gibi atıyordu.

"Sana birkaç soru soracağım. Sen de hazır mahalleye gelmişken birilerine gerçeği anlatmamam için sadece ve sadece doğruları anlatacaksın."

Gözlerim irice açıldı. "Anlatırım tabi. Ne zaman yalan söylediğimi gördüm abi?"

Koltuğun ucunda oturduğu için elini sertçe koltuğun koluna vurdu. Diğerlerini bilmem ama ben yerimde bir kez sıçramıştım. Stresten gözüm kimseyi görmüyordu.

"Bu gözler neler gördü neler? Ama şimdi anlayacağız. Ne doğruymuş ne yanlışmış?"

Ah, ne güzel kahvaltıdan sonra sorunsuz bir şekilde abimi evine yolcu edecektik. Ne gerek vardı bu delikanlı ayaklarına? Goz ucuyla ters ters Alper'e baktım. İfadesiz ama gururlu bir tavrı vardı. Egosuna iki laf edilince efeliği tutmuştu beyefendinin. Ama olur da buradan canlı çıkarsak gösterecektim. Beni kızdırmanın sonuçlarına elbet katlanacaktı.

"Alper, oğlum yine nereden çıktı bu Asel sevgisi?" diyerek sorguya başladı abim.

Soruyu anlamam biraz uzun sürdü. Alper'e doğru kötü enerjiler göndermek ile meşgulken biraz dikkatim dağılmıştı. Aniden abime baktım.

"Asel sevgisi mi? Yine mi? Nasıl yani?"

Yüzünü buruşturdu. "Ne diyorsun kızım? Bir sakin ol Allah aşkına."

"Abi söylesene ne demek istedin?"

Bıkkınlık ile nefes verdi. "Siz daha çok küçükken Alper seninle evleneceğini söylerdi ya hani. Sen daha okula bile başlamamıştın."

Alper'e bakarak söylenen zamanları hatırlamaya çalıştım. Ama zihnim boştu.

"Öyle bir şey mi vardı Alper?" diye sordum.

"Yani, vardı işte. Sen daha dört yaşında falandın. Ben sekiz. O zamanları Akın biliyordu. Çocukça şeylerdi. Sonra durum değişti tabi."

"Neyse, konumuz bu değil." dedi abim.

Zorlukla çevirdim yüzümü. Hayatımın büyük bir bölümünde onun tarafından sevildiğimi öğrenmiştim. Zaman geçtikçe beni daha çok şaşırtan olaylar olup duruyordu. Şaşırmak en doğal hakkımdı. Aralık dudaklarımı tıpkı aklım gibi toparladım.

"Bizi suçlu gibi karşına diktin ama bizim bir suçumuz yok ki."

"Ona ben karar veririm." dedi sert ses tonuyla. Alper'e döndü. "Şimdi... Soru bir, video meselesini bir de senden duyalım beyefendi."

KÜÇÜK ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin