Bu sabah her şey daha bir tanıdıktı gözüme. Huzurlu uykumdan uyandıktan sonra gözümü açar açmaz dudaklarımda geniş bir tebessüm belirmişti. Abim bende kalmasın diye kırk takla atmıştım ama artık mutluydum. Onun ile bu evde uyanma düşüncesi bile bir başkaydı. Kendimi eskisiden de olduğu gibi küçük bir kız çocuğu olarak hissetmeme neden olmuştu.
"Günaydın!" diye neşeyle cıvıldadım.
Abim yengem ile birlikte aynı anda kalkmıştı. Nedendir bilmem, bu sabah erkenden uyanmıştım. Üzerimde fazlaca pozitif enerji vardı. Acaba çok mu ağlayacağım, ondan mı bu kadar mutluyum diye düşünmeden edememiştim tabi.
"Oo, günaydın. Hayırlı sabahlar. Erkencisin."
"Bugün öyleyim." dedim tavadaki biberleri çevirirken.
"Günaydın ablacım. Ne yapıyorsun? Yardım ediyim sana."
Esra yengeme tebessüm ettim. "Çok bir şey kalmadı. Şu menemeni bitirince ekmek kızartacağım."
"E ben kızartayım o zaman." dedikten sonra abimin kolları arasından çıktı. Ama daha elleri bile ayrılmadan abim tarafından geri çekildi.
"Kızartma." dedi abim.
"Nedenmiş o? Elime mi yapışacak sanki?"
Ben de kaşlarımı çatarak abime baktım. Normalde hiç böyle bir şey yapabilecek bir adam değildi. Ama benden izinsiz mahalleye geldikten sonra ondan her şeyi beklemeliydim.
"Yok bir tanem. Şimdi yapma diye dedim. Asel sen de bırak."
Tahta kaşık ile karıştırdığım tavadaki elim durdu. "Neden?" diye sordum haliyle.
"Çünkü misafirlerimizi bekleyeceğiz."
Esra yengem ile aynı anda sorduk. "Misafirlerimiz?"
"Canberk ile Fatmayı çağırdım. Sen de diğer herkesi çağır. Konuşacaklarımız var."
Panik dalgası tüm vücudumu ele geçirdi. Ama ilk başta donup kalmıştım. Boş bir noktaya bakarak düşündüm. Abim ve diğer herkesin bir araya gelmesi demek kaos demekti. Günün sonunda yaşanacaklar için burnuma hiç iyi kokular gelmiyordu.
"Olmaz."
"Ne demek olmaz? Ne güzel kahvaltı hazırlamışsın. Hem yeriz, hem sohbet ederiz."
"Olmaz çünkü kahvaltıdan sonra hemen gidiyorsun."
"Tamam yine giderim."
"Onları buraya çağırırsam sen hızını alamazsın. Tanıdık herkesle hasret gidermek istersin. Ben seninle başa çıkamam."
"Yav!" diye söze başladı. Sinirlenmeye başlamıştı ama derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. "Öyle bir şey olmayacak."
Duruşumu dikleştirdim. "Olacak. Buraya gelmemek için de söz vermiştin. Ama sonuç ortada."
Esra yengem bana doğru yaklaştı. "Nehir, canım bak bu sefer ben kefilim. Abin buraya gelmek için çok heyecanlıydı. Bari yakın arkadaşlarını görsün. Söz ben bir şey olursa müdahale edeceğim."
Bizim ilişkimiz diğer ilişkilere pek benzemezdi. Normalde aile içini karıştıran gelinlerdir. Ama bizde tam tersi. Abim ve ben ortalığı karıştırır, yengem de orta yolu bulmaya çalışırdı. Her seferinde de başarırdı, şimdiki gibi. İkna edici sözleri ve yumuşak ses tonu ile yüreğimi adeta pamuk şekere çevirmişti.
Omuzlarını yenilgi ile düşürdüm. Yengemin söylediği şeylerden sonra abim gözüme çok farklı görünmeye başlamıştı. Yanağımı ısırarak bir karar vermeye çalıştım. Ama zor olmadı. Dayanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK ÖĞRETMEN
ChickLitCivciv, yıllar sonra doğup büyüdüğü mahalleye öğretmen olarak atanır. Ama kimse onun kim olduğunu bilmez. O, artık Küçük Öğretmen'dir. Yıllar geçse de üstünden, kızımızın huyu aynıdır. Mahalleye bir oyun oynar. Bakalım Küçük Öğretmen, herkesi ne kad...