24. BÖLÜM / TAKDİM

7.6K 407 9
                                    

"Şehre bağlanmanı istiyormuşmuş."

Kafeden ayrıldığımızdan beri Burçak arkasından kovalıyorlarmış gibi hızlı hızlı yürüyordu. Ona yetişebilmek için adımlarımı hızlandırsam da bir türlü temposuna erişemiyordum. Omuz çantamı sıkıca tuttum.

Nefes nefese "Burçak." dedim. "Sakin ol."

Yüzünü aniden bana doğru çevirdi. "Nasıl sakin olabilirim? Adam gözümün önünde sana asıldı."

"Asıldıysa ne olmuş?"

Bir anda durdu. Beklemediğim için afallamış, haliyle onun durduğu noktanın biraz ilerisinde kalmıştım. Arkamı döndüğümde karşımda daha sinirli biri vardı.

"Ne mi olmuş?" diye sordu inanamayarak. "Sen bu durumdan memnun musun?"

"Değilim tabi ki."

Net bir şekilde konuşmuştum. Bu sefer ben ona inanamayarak bakıyordum. Nasıl olur da Burak'ın ilgisinin hoşuma gittiğini düşünebilirdi? Yıllardır günlerimi ondan ve Şeyda'dan nefret ederek geçirmiştim.

Kaşlarını çatıp bir süre düşündükten sonra "Niye asıldıysa ne olmuş diye sordun o zaman?"

"Onun ne düşündüğünü benim için önemli değil. Önemli olan bu davranışının sonucu."

"Nasıl yani?"

Gülümseyerek koluna girdim. Yolda kol kola ilerlerken Burçak'ın şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Sence Burak'ın bu hamlesi Şeyda tarafından nasıl karşılanır?"

"Hih!" diye irkildi. "Kıskanır."

Başımı aşağı yukarı salladım. "Aynen öyle. Ve insan kıskandığı zaman gözü kör olur, ne yaptığını bilmez."

"Fırsat bu fırsat diyorsun yani."

"Öyle diyorum."

Mutluydum. Çünkü işler tam da istediğim gibi gidiyordu. Özellikle önüme gelen fırsatlar işime çok yarayacaktı. Burçak da mutluydu ki kollarımın arasındaki bedeni sarsılıyordu.

"Ne fenasın Nehir." dedi uzatarak.

"E ne yapiyim şeker?"

Kahkaha attı. "Seni de kendime benzettim."

Ben de güldüm. Yolun geri kalanını böyle, gülüşerek geçirmiştik. Mahalleye geldiğimizde ise konuyu kapatmak zorunda kalmıştık. Uzaklaşalım dediğimiz kafede bile Burak ile karşılaştıysak, mahalle içinde konuşurken yakalanmamak elde değildi.

Benim evime gitme kararı almıştık. Çantamdan çıkarttığım anahtar ile tam giriş kapısını açıyordum ki buna gerek kalmamıştı.

Karşımızda Şeyda vardı. Başta güler yüzüyle bizi karşılaşsa da benimle gözgöze gelince değişivermişti. Yavaş yavaş asılan yüzüyle bir süre sessiz kaldı. Ben ise onun bu tuhaf halini incelemek ile meşguldüm. Fakat fazla sürmeden yüksek bir enerji ile Burçak'a doğru dönüp sessizliği bozdu.

"Burçakcığım, nasılsın?"

Genel olarak değil de sadece Burçak'a seslenmesi dikkatimden kaçmamıştı. Göz ucuyla Burçak'a baktığımda düz bir ifadeyle cevap vermesini dinledim. "İyiyim. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim." Ellerini ve mimiklerini kullanarak devam etti. "Hatta çok iyiyim."

"Hayırdır?"

"Hayır, hayır." dedi. Bir saniyeliğine beni egolu bir şekilde süzüp tekrar Burçak'a döndü. "Bizim liseden Serkan yok mu?"

KÜÇÜK ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin