O sırada kapı tıklama sesiyle bakışlarım sesin geldiği yöne doğru kaydı. Kaşlarımı çattım. "Kim geldi ki bu saatte?"
"Alperdir."
Kaşlarım daha da çatıldı. Başımı eğerek "Alper mi?" diye sordum.
"Ben aramıştım." diye koşarak kapıyı açtı. Bu kız safi telaştı.
Şaşkınlığımdan az daha elimdeki kupayı unutacaktım ki elimi rahatsız eden sıcaklık kendime gelmemi sağlamıştı. Yüz ifademi normale döndürmeye çalışarak kapıya doğru kulak kabarttım.
"Hoş geldin Alper. Sen geç içeri."
"Hoş buldum." dedi uzatarak. Adım seslerinden anladığım kadarıyla buraya geliyordu. Aceleyle etraftaki peçeteleri battaniyenin altına sakladım.
"Küçük Öğretmen."
Elimdeki kupayı kendime yaklaştırmıştım hemen. O geldiğinde her şey normal gözüküyordu. Yüzümü görebileceği bir konuma gelen kadar yürüdü. Ardından etrafı inceleyip tekli koltuklardan birine oturdu.
"Sırık."
Dudaklarının kenarı kıvrıldı. Koltukta karizmatik bir oturuş şekline bürünüp bir süre beni inceledi. Bacağını çelmiş, bir kolunu koltuğa yaslamıştı. Onun bu rahat tavrı dikkatimi çekmişti tabi ki.
"Geçmiş olsun."
"Sağ ol."
.
.
.
Vote verir ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum. (:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK ÖĞRETMEN
ChickLitCivciv, yıllar sonra doğup büyüdüğü mahalleye öğretmen olarak atanır. Ama kimse onun kim olduğunu bilmez. O, artık Küçük Öğretmen'dir. Yıllar geçse de üstünden, kızımızın huyu aynıdır. Mahalleye bir oyun oynar. Bakalım Küçük Öğretmen, herkesi ne kad...