37. BÖLÜM / TEPE

5.9K 335 6
                                    

"Karşımda rahat rahat konuşuyorsunuz ama bir komiserin odasında olduğunuzun farkında mısınız?"

Haklıydı. Konuşulan konunun yeri asla burası değildi. Hepimiz farkındaydık.

"Özür dileriz. Ufak bir karar aşamasından sonra sizi rahat bırakacağız. Merak etmeyin." dedi Burak hepimizin adına.

"Burak bey şikayetçi misiniz, değil misiniz?"

"Dediğim gibi buna Nehir karar verecek. Değil mi Nehir?"

Başımı ağır ağır salladım. "Öyle görünüyor."

Oturmuş Şeyda'nın kaderi için tartışırken, Şeyda ise hala ayakta ve panik içindeydi. Gözyaşları durdurak bilmeden sicim sicim dökülüyordu.

"Ne olur beni hapise attırma Nehir. Ne istersen yaparım. Gerçekten yaparım." Tüm egosunu çöpe atıp yanıma kadar geldi. "Lütfen."

Mahalleye geri döndüğümde bir oyun kurmuştum. Herkesin ağzının payını almasını sağlayacaktım. Nitekim başarmış sayılırdım. Ortalığı öyle bir karıştırmıştım ki zamanında işbirliği yapıp beni rezil eden bu ikili, şimdi birbirine düşmüştü. Şeydanın gözü kıskançlıktan sevdiği adama zarar verecek cinsten dönmüştü. Burak'ın değer verdiği iş yeri zarara uğramış, şimdi de eski sevgilisini zarara uğratmak istiyordu.

Okyanus mavisi irislerimin zaferle parıldadığının farkındaydım. Çünkü bu bir nevi zaferdi. Şeydanın kaderi iki dudağımın arasındaydı. Zamanında çocukluğumu karartan kadın şimdi karşımda tir tir titriyordu.

"Hangi sırrımı istersen alabilirsin. Yeter ki ceza almayayım." dedi bu sefer de kendini tutamayıp.

"Nehir." diye seslendi Burak. "Seni tüm mahallenin önünde rezil etti ve neredeyse hapse atılmana sebep oldu. Sırrın mı önemli, yoksa intikamın mı? Sen söyle."

Burak'ın girdiği hiçbir yol onun çıkarıyla sonuçlanmazdı. Şeydayı tehtid ediyorken aslında beni de ediyordu. Sinirden gülümsedim. Ben aptal değildim. Şeyda gibi hırsım gözümü kör etmezdi.

"Eğer teklifini kabul ettiysem bunları zaten düşünmem gerekir, değil mi?"

Kollarını göğsünde bağladı. Dudağını bükerek beni izlemeye devam etti. "Tabi."

"Nehir." diye cılız sesiyle son bir umut seslendi Şeyda.

Daha fazla uzatmanın alemi yoktu. Zaten gereğinden fazla sabır gösteren komiser birazdan hepimizi odasından kovacağa benziyordu. Derin bir nefes alarak kendime çok kısa bir süre verdim.

Şeydadan nefret ediyordum. Duygularım ağır bassaydı eğer onun ceza almasını tercih ederdim. Fakat ben acımasız bir insan değildim. Hayatının hapishane köşelerinde çürümesini istemiyordum. Cezasını bu şekilde almamalıydı. Ne olursa olsun bu kadarını hak etmiyordu.

Peki ya diğer seçenek? Şeyda dışarı çıkacaktı, evet. Ancak çıktığına pişman olacaktı. Herkese açıklamasını istediğim sırrı belliydi. Onu herkesin önünde rezil edecektim. Sadece henüz bundan haberi yoktu.

"Korkma." diyerek başladım söze. "Seni hapse attırmayacağım. Tabi sözünü tutman şartıyla."

Hemen cevap verdi. "Söz. Sen beni kurtardın ya, yemin ediyorum ki sen ne dersen o."

Şeyda çok mutlu olmuştu. Islak yüzüne inat dişlerini göstererek gülümsüyordu. Hızlı bir şekilde kendini toparlamaya çalıştı. Makyajını bozmamaya özen göstererek yüzünü temizledikten sonra koltuğuna geri oturdu.

"Anlaşılan iş tatlıya bağlandı. Değil mi?" diyerek Burak'a baktı komiser.

"Evet. Kendi aramızda çözdük. Şeydadan şikayetçi değilim."

KÜÇÜK ÖĞRETMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin