Aldığımız haberden sonra soluğu Alper'in evinde almıştık. Allah biliyordu ya ne çok korkmuştuk gelirken. Neyse ki bir şey yoktu. Hatta ortada kaza bile yoktu.
"Vah başımıza gelenler!"
Bir köşede dertli dertli oturan Gülcan teyze ve Musa amca, diğer tarafta dövünerek söylenen Selin abla vardı. İçeriye geçtiğimizde ne yapacağımı şaşırmış, şaşkın ördek gibi kalakalmıştım. Başının çevresine başladığı çember ile kazayı yapan babasından daha dertliydi. Yanında oturup sırtını sıvazlayarak destek olmaya çalışıyordum.
"Kızım sakin ol. Bir şey olmadı ya babana."
"Olmaz olur mu anne? İftira attılar."
Gözlerimi halıya diktim. Hala bir elim Selin ablanın sırtındaydı. "Kendini düşünmüyorsan bebeğini düşün." diye destek oldum.
Derin bir nefes aldıktan sonra başını salladı. Göbeğini ovuşturarak "Haklısın." dedi.
O sırada dakikalardır düşünceler içinde olan Alper muhattabı babası olacak şekilde oturuşunu düzeltti. Ablasının gereksiz evhamlı halinden rahatsız olduğu belli oluyordu. Haksız da değildi. Ama hamile olan da Selin ablaydı.
"Şu olayı bir daha en baştan anlatsana baba."
"Ne anlatacağım oğlum? Dedim ya işte, ben arabayı güzelce park ettim. Kimseye çarpmadım."
"Emin misin Musa? Radyo falan açık olmasın."
"Hanım, saçmalama." diyerek sinirli bir çıkış yaptı. "Duymasam da hissederdim. Hiçbir şey olmadı."
"Allah Allah." diye söylendim kendi kendime.
"Üstelik bizim arabada çizik bile yok. Sadece ufak bir ezik var. Yok, ben çarpsam illaha ki hissederdim."
"Yok yok. Bu işte bir iş var Musa." dedi Gülcan teyze. Sanki bir anda kızının telaşı ona da bulaşmıştı.
Mertoğlu ailesinin üzerinde dolaşan kara bulutlar evin her köşesini sarmıştı. Hepimiz çıkış yolu arıyorduk. Fakat bir türlü bulamıyorduk. En sonunda aklıma gelen şey ile sessizliği bozdum.
"Bu iş belli ki bir yere varmayacak. Avukatınız yoksa eğer benim kuzenim avukat. Buralarda illahaki çevresi vardır. Mutlaka size yardımcı olur."
Musa amca bir elini göğsünün üzerine koyup başını aşağı yukarı salladı. "Sağolasın kızım. Düşünmen yeter. Çok şükür var bir tanıdığımız."
"Peki."
"Hayır, mahallenin ortasında bağırmak ne demek? Kaç yıllık komşuyuz."
Alper'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Ki haksız da değildi. Yalçın amca yıllardır komşumuzdu. Böyle bir iftira atması kaç yıllık hukuka sığmıyordu. Kardeşinden gaz alan Selin abla iştahlı konuşmaya başladı.
"Ama herkes kim haklı kim haksızmış görecek. İşte o gün göreceğim ben o şaşkoloz suratını. Yine böyle bağırınacak mı bakalım?"
Masanın üzerinde gördüğüm kolonya şişesini kapıp başta Selin abla olmak üzere herkese dağıttım. Anlaşılan zor bir gece olacaktı. Saat on bir sularını gösterene kadar yanlarında kalıp onlara destek olmuştum. Fakat bir çare yol bulamamıştık.
" Ben artık kalkayım." dedim ayaklanırken.
Gülcan teyze hiç üşenmeden ayağıma kadar gelip kolumu sıvazladı. "Sana da zahmet verdik kızım. Bu halinle başını da ağrıttık."
"Hiç olur mu öyle şey? Eve gitsem aklımda kalırdınız."
"Allah razı olsun. Ne iyi ettin de bizim komşumuz oldun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK ÖĞRETMEN
Romanzi rosa / ChickLitCivciv, yıllar sonra doğup büyüdüğü mahalleye öğretmen olarak atanır. Ama kimse onun kim olduğunu bilmez. O, artık Küçük Öğretmen'dir. Yıllar geçse de üstünden, kızımızın huyu aynıdır. Mahalleye bir oyun oynar. Bakalım Küçük Öğretmen, herkesi ne kad...