"İfade vermeden önce avutakımla görüşmek istiyorum."
"Peki. Avukatınız gelene kadar burada bekleyin."
Karakolun rahatsız sandalyelerinden birine oturmuştuk. Fazla kalabalık olmamak adına benimle sadece üç kişi gelmişti. Tahmin edilmesi zor değil, Alper ve Burçak bizimleydi. Şimdi ise başımda dikilen polis memuruna kötü kötü bakmak ile meşgullerdi. Fakat adam ne yapsın? Emir kuluydu sonuçta. Üst rütbeli bir polisin emriyle buradaydı.
Sağ bacağımı sallıyordum. Kulağıma dolacak olan Nil'in sesi gelene kadar Alper'i izledim. Her şeye rağmen hala yanımda olması benim için çok değerli bir şeydi.
Telefonun açılış sesini duyar duymaz tepki verdim. "Heh! Alo, acil yardımına ihtiyacım var."
"Ne oldu?"
"Şu an işlemediğim bir suç yüzünden karakoldayım. En acilinden avukata ihtiyacım var."
"Ne?" diye yüksek bir ses tonuyla çığırdı.
"Avukat lazım. Acil."
"Tamam." dedi. Afallaması çok normaldi. Fakat zaman kaybetecek halimiz yoktu. Kısa bir sessizlikten sonra devam etti. "Aa, şey... Fatma olur. Hatta çok iyi olur."
"Hemen gelsin."
"Tamam bir sakin ol. Fatma çok yakın arkadaşımdır. Hatrımı sayar. En hızlı şekilde gelir. Hem işinde de çok iyidir."
"Tamam. Çok sağ ol."
"Sen sağ ol kuzen. Hele şu belayı başından def edelim, hesabını bizzat ben göreceğim. Neyse, kapatıyorum."
"Görüşürüz."
Fazlasıyla kaygılı olduğumdan bir cevap beklemeden yüzüne kapatmıştım. Konuşmamı yakından takip eden ikiliden Burçak, konuşmam biter bitmez hemen bana doğru seslendi.
"Hallettin mi?"
Başımı sallayarak cevap verdim. "Halletim."
Cihangir abi avukat işinin hallolduğunu duyar duymaz ayaklanmıştı.
"Avukat işi hallolduğuna göre ben bir içeri bakayım. Olay neymiş, bir öğrenip geleyim."
"Çok iyi olur Cihangir abi." dedim hemen. Minnettar bakışlarımla yanımızdan uzaklaşmasını izledim. Elimde olmadan tebessüm etmiştim. Çünkü bu kadar kısa sürede kanatlarının altına alacak kadar sevilmek güzeldi.
. . .
Geçen yaklaşık kırk dakikanın sonunda artık tüm olumsuz düşünceler beynimi yiyip bitirmişti. İçinde bulunduğumuz ortamdan olsa gerek, çok gergindim. Avukatımın bir türlü gelmeyişi de cabasıydı. Memurlar birkaç kez gelip çoktan sıkıştırmışlardı bile. Fakat bulabileceğim bir çözüm yoktu. Kollarımı göğsümde bağlamış bir bacağımı titreterek zamanın geçmesini bekliyordum.
Neyse ki Nil üzerindeki sorumluluğu yerine getirmiş, Fatma beni bulmuştu. Kısa bir tanışmanın ardından ilgili memurlardan bilgi almak için bir süreliğine yanımdan ayrılmıştı.
Derin bir iç çektim. Destek olmak için koluma girmiş olan Burçak'ın elini tuttum. "İnşallah bu beladan da kurtulacağım."
"Kurtulacaksın tabi."
"Nehir." seslendi Alper.
"Efendim."
"Suçsuz olduğunu biliyorum. Ama sence neden senin üzerine böyle bir suç atıldı?"
Düşünmek için kısa bir süre daha verdim kendime. Ben de dakikalardır bu sorunun cevabını aramakla meşguldüm zaten. Fakat bir cevabı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK ÖĞRETMEN
ChickLitCivciv, yıllar sonra doğup büyüdüğü mahalleye öğretmen olarak atanır. Ama kimse onun kim olduğunu bilmez. O, artık Küçük Öğretmen'dir. Yıllar geçse de üstünden, kızımızın huyu aynıdır. Mahalleye bir oyun oynar. Bakalım Küçük Öğretmen, herkesi ne kad...