Berbat geçen bir mezuniyetten sonraki gün nasıl güzel olabilirse o kadar güzeldi bugün. Emin ağabeyim ile dans ediyorduk buraya kadar her şey güzeldi. Sonrası tam bir felaket. Lanet olası anksiyetem her güzel geçecek günümü berbat ettiği gibi dünü de mahvetti. Alışmıştım artık.
O günden beridir o adam da yazmıyordu, dediği gibi. İçimde anlamsız bir merak vardı. Yazmak istiyordum ama kendimde o cesareti bulamıyordum. Halbuki ona cevap verirken gayet cesaretliydim. Hakkımda ne düşüneceğini umursamadan ona cevap veriyordum. Benden beklenmeyecek hareketler.
Hakkımı helal etmemi istemişti. O mesajları okuduğumda değişik hissetmiştim. Ona yazmak istiyordum ama ne yazmalıydım.
"Kahve getirdim ceylan."
Emin ağabeyim elinde kahveyle yanıma geldi. Bana uzattığı bardağı elime aldım.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu.
"Önemli bir şey değil." dedim. İnanmışa benzemiyordu ama yalan da değildi. O kadar da önemli bir konu değil bu sonuçta.
"Dünü düşünmüyorsun. Eğer düşünseydin balkonda değil odanda olurdun, beni de yanına almaz, tek kelime etmezdin." dedikten sonra bana bakıp "Bana her şeyi anlatabilirsin Yaren'im. Seni yargılamayacağımı biliyorsun. Birlikte düşünürüz ne düşünüyorsan." dedi.
"Senden Enes ağabeyin numarasını istemiştim, sende bana vermiştin ama yanlış numarayı vermişsin." dedim. Bir nefes alıp devam ettim.
"Adam bir şeyler söyledi, beni üzecek şeyler. İki gün sonra özür dilemek için yazdı. Sonra yine ara ara yazdı, konuştuk falan. Senin geçen hafta geleceğini haber verdiğin gün yazdı en son. Ona yazarken daha doğrusu cevap verirken beni yargılayıp yagılamayacağını umursamıyorum. Yazmak istiyorum ama ne yazacağımı bilmiyorum" dedim ve ne söylediğimin farkına varıp elimle ağzımı kapattım.
Al işte yine manipüle etmişti beni! Bu sefer yengeme söyleyecektim. Bu kaçıncıydı?
"Elif Yaren, ne desem ki ben sana?" dedi o da şaşırmıştı.
"Kimin numarasını vermişim?" diye sordu biraz durduktan sonra. 'Bilmiyorum' ablamında dudak büzdüm.
"Kiminle konuştuğunu bilmiyor musun Yaren?" demesiyle tatlı tatlı gülmüştüm.
Sonra bana kimin yazdığını bulmak için numaraya bakmıştı. Kim olduğunu gördüğünde değişik bir yüz ifadesi vardı. Kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı.
Anladığım kadarıyla adı 'E' harfi ile başlıyordu. İkinci harfi 'N' harfi ya da sonrasında gelen harfler olabilirdi. Ben iyice saçmalamaya başladım.
"Şimdi yazmak istiyorsun ama ne yazsan bilmiyorsun?" defi emin olmak ister gibi. Başımı salladım kesin bana yardım edecekti.
"Ondan rahatsız olduğunu ve yazmasını istemediğini yazabilirsin bence." demesiyle gözlerimi devirdim.
"Ölüp ölmediğini sor ama ölmemesini istediğini yaz. Sonra senin ona zarar vediğini seni salmasını söyle."
Hayatımda bu kadar berbat tavsiye görmedim.
"Sana bir daha bir şey anlatmam bundan sonra. Zaten babama da söylerim beni sana değil Ömer ağabeyime emanet etsin. Yengeme de bütün sevgililerini anlatır üstüne evlenmek istediğini ama söylemeye çekindiğini söyler seni evlendirmelerini sağlarım." dedim tek seferde. Az daha konuşsaydım nefessizlikten ölecektim.
"Sen nasıl bir yılansın? Asıl ben bu olayı babana söylersem ne olur?" diye sordu meydan okurcasına.
"Babam bana bir şey yapmaz. Beni Ömer ağabeyime emanet eder." dedim bende.
"Sen kazandın, istediğin gibi olsun. Yardım edelim bakalım." dediğinde zaferle gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|
ChickLitBir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına cevap vermeyince, arkadaşının ağabeyinin telefon numarasını alır. Ona verilen numaranın yanlış numar...