Taşınmıştım. Babamı ikna etmek zor olmuştu. Herkesin burnundan getirmişti ve en sonunda benimle konuşmama kararı almıştı. Yanında kimi bulursa beni aratıyor daha sonra soru sorduruyordu ve bunu anlamadığımı sanıyordu.
Aslında Ömer ağabeyim aradığında fark etmiştim bunu. Galiba Ömer ağabeyim kağıtta yazanı okuyamadığından başka bir konu açmıştı. Babamda onun ensesine vurmuştu. Ömer ağabeyim ona okuyamadığını söylemişti.
Ömer ağabeyim gelip birçok şeyi halletmemde yardımcı olmuştu. İki ya da üç hafta sonra ancak gelebilirmiş kalmak için.
Enes ağabey beni almaya gelecekti ve birlikte askeriyeye geçecektik. Enes ağabeyin geldine dair mesaj atmasıyla aşağı indim. İrem'den doğru numarayı almıştım.
Askeriyeye girdiğimizde bana eşlik etti. Askerler yemekleri kendileri alacakları için işim kolaydı. İşim neredeyse bitmişti, sadece çorba kalmıştı. O da en fazla on dakikaya hazır olurdu.
"Yemek hazır mı?"Emirhan'ın sesiyle ona döndüm.Bana doğru yavaş yavaş bana doğru geliyordu.
Ben "On dakikaya hazır." derken adımları hala durmamıştı. Üzerime gelmesi beni germeye başlamıştı. Aramızda bir adımlık mesafe bırakmıştı. Gözlerime bakıyor, bir an bile başka bir yere bakmıyordu.
"Tavuklu pilav yapar mısın bir gün? O gün yaptığın çok güzel olmuştu." dedi.
"Olur." dedim kısık bir sesle.
"Engelimi hala kaldırmadın." dedi Dibime kadar girmişken. Ben fark etmeden kaplumbağa hızıyla geriye gitmişim. Bunu duvara dayadığım sırtımdan anladım.
"Seni kırmak istememiştim. Belki anlatırsan içini dökersen rahatlarsın bende seni anlayabilirim sanmıştım." dedi pişmanlığını belli edercesine.
"Anlatarak rahatlasaydım psikiyatrların verdiği ilaçlar değil, gittiğim psikologlar etkili olurdu Emirhan ağabey." dedim.
"Bilerek yapıyorsun. Seni kardeşim olarak görmediğimin farkındasın. Hiç mi oluru yok?" dedi umutsuzlukla. Sessiz kaldım.
"Sever misin bilmiyorum ama birini sevmekten, birine kendini açmaktan, birine güvenmekten korkuyorsun ve kendini geri tutuyorsun. Elimi, kolumu bağlıyorsun. Sana yazarken ne yazacağımı bilemiyorum, aklımı kaybettiriyorsun. Dengem şaştı." dedi acı çekercesine. Bir eli havaya kalktı ve saçlarımı buldu. Baş parmağı nazikçe saçlarımı okşuyordu, içimde bir şeyler kopuyordu sanki. Ellerim terliyor, nefesim daralıyor, bacaklarım titriyordu. Nedendi bunlar? Çok tanıdık ama bir o kadar da yabancıydı bunlar. Fiziksel belirtiler tanıdıktı, keşke tanımasaydım dediğim tanıdık. Yanında bir şeyler vardı sanki. Geçirdiğim krizlerin hiçbiri böyle hissettirmemişti. Huzurlu bir gerginlik tam karşılığı olabilirdi bu duygunun.
Çorba vardı. Aklımdan uçup gitmişti. Elini ittim, duvarla onun arasından çıktım. Ocağın başına gelip çorbanın altını kapattım. Bu sırada onun hoş kahkahasını duymuştum.
"Diğerleriyle yine gelirim ama burada olur musun bilmem. Birde engelimi açarsan mutlu olurum." dedi ve beni yalnız bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|
ChickLitBir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına cevap vermeyince, arkadaşının ağabeyinin telefon numarasını alır. Ona verilen numaranın yanlış numar...