Bölüm 22

33.7K 1.7K 148
                                    

"Elif, istersen biz kaçalım." dedi İrem.

"Saçmalama istersen." dedim sitemle.

Akşam Enes ağabeyin arkadaşları yemeğe gelecekti. İrem de kaçma peşindeydi işte.

"Tamam be. Bari gidip Merve ablaya yardım edelim." demesiyle mutfağa yöneldik. Merve abla mutfak tezgahıyla bakışıyordu. İrem bana dönüp 'ne yapıyor bu?' adlı bakışını attı. Ona 'bilmem' dercesine omuz silktim.

"Merve abla, yardım edilecek bir şey var mı?" diye sormasıyla Merve abla bize döndü.

"Akşama ne yapayım?" diye sordu. Galiba az önce kara kara bunu düşünüyordu.

"Ağabeyim önüne taş koysan yer yani." dedi İrem. Kadına o kadar yardımcı olmuştu ki.

"Ağabeyinin ne yediğiyle ilgilemiyorum tatlım. Gitsin başka yerde yesin o." diye yükseldi bir anda Merve abla. Dudaklarımı 'O' yapmıştım. İrem'le aynı anda birbirimize baktık. Kesin kavga etmişlerdi.

"İşte bu ya. Boşver Merve abla ne yiyorsa yesin o." dedi İrem Merve ablaya arka çıkarak.

"Gelenlerin sevdikleri bir şey varsa yapabilirsin aslında." dedim. Söylediklerimi bir süre düşündükten sonra "O zaman tavuklu pilav yapayım. Gerisine bakarız artık." dedi.

"Tavuklu pilavı Elif Yaren yapsın Merve abla. Çok güzel yapar." dedi İrem. Merve abla onay ister gibi bana baktığında kafamı salladım.

●●●

Masayı kurmuştuk. Merve abla yeni uyanan Ahsen'in üzerini değiştirmeye gitmişti. İrem'le salonda yan yana oturuyorduk.

"Senin şu Emirhan yazdı mı?" diye sordu bir anda.

"Hayır." dedim.

"Bak ben sana diyeyim. Bu işte kesinlikle bir iş var. Ne bileyim, içime sinmeyen bir şey var." demesiyle iç çektim. Tabi ya! Ben İrem'e Emin ağabeyimin her şeyi bildiğini söylememiştim. Yani Emirhan'ın bana olan hislerini bildiğini.

"Şu misafirleri atlatalım da ben taşları yerine oturtacağım." dedim. O sırada evin kapısı anahtarla açıldı. Enes ağabeyler gelmişti galiba. Enes ağabey, Merve abla hamile olduğundan beri anahtar taşımaya başlamış. İrem hayretler içerisinde anlatmıştı bunu bana.

"Hoşgeldiniz." dedi Merve abla. Kucağında Ahsen vardı.

"Yenge biz kurt gibi acıktık."

Deniz'in sözleriyle Enes ağabey ona ters bir bakış atmıştı, Merve abla ise "Masaya geçelim o zaman." dedi.

Masaya geçtiğimizde İrem'le yan yana oturmuştuk. Masanın başına Enes ağabey, onun soluna sırasıyla Merve abla, İrem ve ben oturmuştum. Ahsen, Enes ağabey ve Merve ablanın arasında bebek sandalyesindeydi. Sağ tarafına ise dün gördüğüm adamlar dizilmişti.

Hepsi çorbayı yemeye başlamış hatta neredeyse bitirmişti. Ben çorbamdan daha üç kaşık almışken onlar bitirmişti. İrem pilavı getirmek için kalkmış, beni de kaldırmıştı.

"Bir an yiyip gitsinler çünkü meraktan çatlamak üzereyim." dedi. Onun bu tatlı sitemine gülümsedim.

Tabaklara pilav koyduktan sonra içeri girip herkese servis ettik. Yerimize oturup çorabamızı bitirdik. Pilavımıza başlamıştık, güzel yapmıştım.

"Yenge pilav çok güzel olmuş. Bir tabak daha alabilir miyim?" diye sordu daha adını bilmediğim adam.

"Elif, sen bir tabak daha getirir misin Emirhan'a?" diye sordu Merve abla.

Yediğim boğazımda kalırken öksürüyordum. İrem hiçbir şey yapmıyordu.

"İrem kızın bir sırtına vursana ya da bir su versene kıza. Ne diye mal mal bakıyorsun salak?"

Enes ağabeyin sözleriyle İrem sırtıma vuruyordu. Öksürüğüm durduğunda su bardağını uzattı.

"Kardeşine böyle davranmaman komusunda anlaşmıştık Enes." dedi Merve abla.

"Ben pilavı getireyim." dedim ve tabağı alır almaz mutfağa fırladım.

Sadece bir tane Emirhan yok sonuçta. İsim benzerliği olabilir.

Pilavı tabağa koyup masaya geri döndüğümde Emirhan'a tabağı verip yerime oturdum.

"Yenge, alınma ama yemekler her zamankinden daha bir güzel olmuş sanki." dedi Deniz.

"Elif yaptı yemekleri Deniz."

Merve ablanın dedikleriyle Deniz bana dönüp "Yengeme tarifini falan versene sen ya da arada arkadaşına falan gel. Bizde yemek yeriz." dedi.

"Zevzeklik yapma ve ye Deniz." dedi Enes ağabey. "Eline sağlık Elif." diye de devam etti.

"Ağabey o bir şef." dedi İrem. Yani haklıydı. Eğitimini alınca yapmam kolaydı.

"Peki, neden tavuklu pilav?"

Emirhan'ın sorusuna Merve abla "Sen seviyorsun diye yapmak istemiştim ama İrem ortaya Elif'i atınca o yaptı. Böyle emrivaki yapmış gibi de oldum ama." diye cevap verdi.

"Hiç gocunmadım, yemek yapmaktan zevk alıyorum zaten." dedim kendini suçlu psikolojisine sokmaması için. Zaten söylediklerim doğruydu.

Yemek faslını bitirince hepimiz salona geçmiştik. İrem bir fırsat bulup kulağıma eğildi.

"Emin ağabey seni bir arasa da, şunun tepkisini görsek." dedi. Mantıklıydı aslında.

"Emirhan, Elif'i tanırsın sen aslında." dedi Enes ağabey.

"Nereden tanıyacak ağabey?" diye sordu İrem gözlerini kısıp.

"Elif, Emin'in kuzeni olur. Sana elbet bahsetmiştir. O kadar beraber okudunuz oğlum." dedi Enes ağabey.

Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin