Bölüm 31

27.9K 1.4K 66
                                    

Telefonumu yanıma bıraktıktan sonra koltukta arkama yaslandım. Zilin çalınması ile duraksadım. Emirhan gelmemiştir, askeriyeden çıkamadığını söylemişti. Kapıyı açmaya gittim ve kapıyı açtığımda karşımda Emirhan vardı.

"Askeriye ve evim arası bu kadar kısa sürmüyor." dedim kollarımı bağlayıp. Bir şey söylemek için ağzını açtı, bir şey bulamayınca geri kapattı. Bir eliyle kafasını kaşıdı. Bakışları yerdeydi. Utanmış gibiydi. Bu hali gözüme tatlı gelmişti. İçten bir şekilde gülümseyerek "İçeri gelmeyecek misin?" dedim. İçeri girmesiyle kapıyı kapattım. 

"Zaten evin önünde miydin?" diye sordum. 

"Evet." dedi sessizce. Onun bu haline kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım. Bu hareketim onu daha da utandırmıştı galiba. Ben dışında her yere bakmasının başka açıklaması olamazdı. 

"Türk kahvesi yapıyorum. Nasıl içersin?" diye sordum.

"Sen nasıl içersen." diye cevap verdi bana. İkimizden de bir süre ses çıkmayınca tekrar cevap verdi. "Ben şekerli içiyorum genelde ama sen nasıl istersen öyle yap. Onu da içerim." 

Mutfakta kahve yaparken Emirhan geldi yanıma. Sandalyelerden birine oturup sessizce beni izledi. Kahveler olunca fincanlara koymuştum. Bir tepsiye kahveleri, lokumu ve kurabiyeleri koymuştum.

"Balkona çıkalım istersen." dedim. 'Olur.' manasında kafasını salladı. Tepsiyi elime alıp balkona çıktım. O da arkamdan geldi. Balkondaki küçük masaya tepsiyi bırakıp sandalyelerden birine oturdum, o da diğerine oturdu. 

"Ellerine sağlık." dedi.

"Afiyet olsun." dedim. 

"Babanla konuştun mu?" diye sordu sohbet açmak amacıyla.

"Hayır, daha değil." dedim iç çekerek.

"Bir şeye ihtiyacın olursa," diyerek başladığı cümleyi bölerek "Sana gelirim Emirhan." dedim. yüzünde hoşuna gittiğini belli eden bir gülümseme vardı.

"Ne diyeceğini bilemiyor musun?" diye sordum alayla. 

"Bir şey sormak istiyorum." dedi. Dinlemeye devam ettim.

"Seni istemeye gelen adam, nasıl biriydi?" diye sordu merakla.

"Geri kafalı biriydi. Mağarada büyümüş diyelim. Ben on altı yaşındayken nişan için geleceklermiş ama olmamış bir türlü. On sekizimde geleceklermiş, dedemi kahvede arkadaşlarıyla konuşurken duyunca vazgeçmişler. Dedem, benim okumama ne kadar önem verdiğini her fırsatta dile getirir. Mezun olmamı beklemişler ve geldiler zaten. Evlenseydim eve tıkardı beni, kendi ağzıyla söyledi zaten. Her istediğini elde edebileceğini sanan şımarık bir çocuk işte." dedim. İçi rahatlamıştı sanki.

"Eğer biriyle evlenmek istersen, ailen ne tepki verir?" diye sordu. Baya ilgiliydi bu konuya.

"Kestiremiyorum. Babam evlenince eşim yanımda yattığı için onu kovabilecek potansiyele sahip." dedim. Yapar mıydı? Fazlasını bile yapardı.

"Baban bu damat adayını severse ne olur?" diye sordu.

"Yani, bilemedim şimdi. Sen baya ilgilisin bu konuya?" dedim.

"İleriye dönük plan yapmam için gerekli bilgileri topluyorum sadece." demesiyle kalbim dört nala koşmaya başladı. Heyecanlanmıştım. 

"Kahve çok güzel olmuş. Teşekkür ederim, zahmet verdim bu saatte. Müsadenle ben kalkayım, uykun gelmiş gibi." dedi ve ayağa kalktı. Yanıma gelip eğildi ve saçlarımdan öptü. Kalbimi yerinden çıkarmaya niyetliydi. 

"Sen kalkma ben kendim giderim." dedi sonra masada duran tepsiyi aldı. Ben oracıkta kala kalmıştım. Bir süre sonra kapının kapanma sesini duymuştum. Uyumamın iyi olacağını düşünüp odama gittim ve yatağıma girip uyudum.

Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin