"Ben seni kardeşimin etrafından kovmaktan bıktım, sen kovulmaktan bıkmadın." dedi Enes ağabey sertçe.
"Komutanım kardeşiniz tiryakim olmuş, ben ne yapayım?" dedi Deniz.
"Elif'i de kendinize benzetmeye mi karar verdiniz?" dedi alayla karışık. Bu arada yanındaki iki arkadaşıyla çardağa oturmuşlardı.
"Benzeseydi, çoktan benzerdi ağabey. Hani çocukluk arkadaşım ya." dedi İrem ağabeyine.
"Tek düzgün arkadaşın Elif zaten İrem."
"Aşk olsun komutanım. Bende varım." dedi Deniz alınmışçasına.
"Sabrımı sınıyorsunuz." demekle yetindi Enes ağabey.
Ortamda garip bir bakışma hali vardı ve bu beni bir hayli geriyordu.
"Emin ne alemde? Arayıp sorduğu yok." dedi Enes ağabey bana dönerek.
"Ağabey en son bir kız isteme faciasından çıkmışlar. Keşke bende burada olmak yerine orada olsaydım, çok daha fazla eğlenirdim." dedi İrem benim yerime.
"İstemeye mi geldiler seni? Delirmiştir sizinkiler." dedi Enes ağabey gülerek.
"Doğru söyle, seninle konuşmadıkları ve trip attıkları için mi kaçtın geldin? Seviyorsanız, Emin ile ben konuşurum, merak etme." dedi babacan tavrıyla.
"Ağabeycim, sevmek ne kelime. Aşkından ölüyor bu kız. Un gibi bembeyaz, toprak ve çimenin uyumu gibi, konfetilerin rengarek olması gibi bu aşk." dedi İrem imayla. Sonra kahkaha atmaya başlamasıyla herkes gayet normal baktı, alışmışlar sanırım. Sadece Enes ağabey, İrem'e bakarak başını iki yana sallıyordu. Sanki bıkmış gibi.
"Yüzük takmadınız galiba. Parmakların boş." dedi Deniz.
"Aşk yok orta da çünkü." dedim sadece.
"Zorla evleniyorsan söylemek için çok doğru bir yerdesin." dedi adamlardan biri. Diğeri alttan alttan sırıtıyordu.
"Saçmalama Oğuz, ailesi hayatta yapmaz. Çok yakından tanıyorum." dedi Enes ağabey. Huzursuz olmuştu.
"İnsanlar göz boyar Enes, bilemezdin." dedi Oğuz dedikleri adam. "Sende bir şey söyle artık."
Bana dönüp sert bir sesle söyledikleriyle irkilmiştim. Ortada İrem sayesinde büyük bir yanlış anlaşılma vardı. Üç erkeğin gerginlikleri yüzünden belliydi. Diğeri ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu.
"Bağırma kıza, korkutuyorsun." dedi sırıtan.
"Sen niye gülüyorsun? Ciddi bir konu bu." dedi Deniz.
"Deniz bile ciddiyken sen niye sırıtıyorsun oğlum?" diye sordu Enes ağabey.
"Enes ağabey," dedim yanlış anlaşılmayı düzeltmek için ama o "Bir dakika Elif." diyerek beni susturdu.
"Ağabey, şimdi Elif'e aşık biri onu istemeye gelmiş. Bu güzelliğe talip olan adam tam bir mağara ayısı, ailesi bile öyleymiş. Elif tabii ki istemedi bu adamı. Aslında eve gelmesini bile istemedi ama adam tutturmuş, evlenmek için kırk takla atıyor. Bunlarda adama ömrü boyunca unutamayacağı bir ders vermişler. Yalnız Elif, kimin aklına geldiyse helal olsun ona. Zehir gibi aklı varmış." dedi İrem. Nefessizlikten öleceğini düşünmedim değil.
"Salak mısın İrem? Aşık falan diyorsun birde." dedi Enes ağabey hayretle.
"Dalga geçtim işte." dedi İrem rahatlıkla.
"Bu konuyu hallettik tamam ama bu herif niye tepki bile göstermedi, sanki biliyormuş gibi." dedi Deniz şüpheyle. Herkesin bakışları adama dönmüştü.
"Öyle bir şey olsa İrem bu rahatlıkla anlatır mı?"
Adamın verdiği cevap herkesi tatmin etmişti. Enes ağabey daha sonra geç olduğunu söyleyip bizi eve yollamıştı. Bebekle biraz oynayıp İrem'in odasına gittik. Daha sonrasında sabahlayacaktık ancak ikimizde uyuyakalmışız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|
Literatura KobiecaBir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına cevap vermeyince, arkadaşının ağabeyinin telefon numarasını alır. Ona verilen numaranın yanlış numar...