Bölüm 41

23.4K 1.3K 121
                                    

Görevden bu sabah dönmüştük. Hiç kimseye bir şey olmamıştı. Aslında gelir gelmez Yaren'in yanına gitmek istedim ama aklımda başka planlar vardı. Herkesi bu plana alet etmiş olabilirdim.

Enes onu aramış buraya çağırmıştı. Kalbim küt küt atıyordu. 

"Oğlum kız gelecek sen hala buradasın. Yatsana sedyeye." dedi Oğuz sinirle. Doğru söylüyordu. Hala ayakta geziniyordum.

"Peki, seni reddederse ne yapacaksın?" diye sordu Deniz. Çok mu acele ediyordum? Babasıyla tanışmam zaten ciddi bir adım değil miydi? Sevgili olalı çok olmamıştı. Aslında olmuştu ama birlikte çok bir şey yapamamıştık.

"Beklerim." dedim sadece. Beklerdim. O beni 7 ay beklemişti. Bende beklerdim.

"Sohbeti kesip yat bence." dedi Oğuz. Takınca takıyordu bu da. Dediğini yapıp sedyeye yattım.

"Beni arayıp halimi hatırımı sorduğunda şüphelenmiştim zaten. İşin düşmese niye arayasın ki." diye söylendi Kaan. Doktordu kendisi ve çocukluk arkadaşımdı. Yanıma gelip beni makinelere bağladı. Birde damar yolu açmıştı. Bence çok inandırıcıydı.

"Elif geliyor, kapa gözünü." dedi Enes. Hemen gözümü kapattım. 

"Enes ağabey, doktor nerede?" diye sordu sevdiğim. Onun sesini duyunca gülümsememek için zor tutmuştum kendimi.

"Doktor benim hanımefendi, buyurun?" dedi Kaan. Bunu söylemenin hoşuna gittiğine kalıbımı basarım.

"Emirhan." dedi sadece. Sesi titremişti. Şuna son mu verseydim acaba, çok korkmuştu.

"Kurşun kalbine saplanmış ve kalbi zorluyor. Kurşunu almamızın imkanı yok." dedi Kaan. Bir şey söylemedi. Adım sesleri bana doğru yaklaştı. Üstüm çıplaktı, göğsümde sargı bezi vardı. Elini sargının üzerine koyduğunu hissettim.

"Kurşunu çıkartırsanız, yaşamasının hiç mi imkanı yok?" diye sordu. Bir an kalkıp ben cevap verecektim.

"Bu kurşun bir saplandı mı, bir daha çıkmaz. O kurşun çıkarsa, dayanılmaz bir kalp sızısı çeker. Kurşunun sahibi yanında olmazsa, yaşayamaz. Aşk kurşunuyla vurulunca böyle oluyor insan." dedi Kaan. 

"Ne?"dedi anlamazcasına.

"Sen yıllar önce beni bir fotoğrafınla kalbimden vurdun. Seni düşündüğüm her an kalbim sızladı. Görevde aklımda sadece sen vardın. Kalbimin sızısını bir ömür boyu dindirir misin?" diye sordum. Sedyede oturur pozisyona gelmiştim. Gözleri şişmişti, ağlamıştı. Şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Kimseden ses çıkmıyordu.

"Evet de. Evet de." diye sessizce tezahürata başladı Deniz. Hafifçe alkışlıyordu. Yanındaki Oğuz koluna vurunca durmuştu.

"Yaren'im." dedim. Yüzünü avuçlarımın arasına alarak.

"Eğer öpüşürlerse kusarım." dedi Deniz sessizce. Odada sadece ondan ses çıktığı için herkes duymuştu.

"Yaren, iyi misin?" diye sordum. Endişelenmiştim.

"Ben dedim. Ben kızı şoka sokarsınız dedim.Ben dedim ama dinleyen kim! Normal insanlar gibi diz çöküp yüzük uzatsan olmuyordu zaten." diye söylendi Kaan. Yüzük demesiyle aklıma sargımın altındaki yüzük geldi. Onu çıkarıp Yaren'e gösterdim.

"Bak, sen kalbime kurşun sıkınca bende sana kalbimden yüzük çıkarayım dedim."

"Şaka mısın sen! Evden buraya nasıl geldim ben? Sana bir şey oldu diye ne kadar korktum haberin var mı? Bu kadar aksiyona gerek yoktu, basit bir şey yapsan da olurdu." dedi en sonunda. Sonra bana sıkı sıkı sarıldı. Bir elimle sırtını sıvazlıyor bir elimle hala yüzüğü tutuyordum. Diğerleri ise bizi izliyordu. Bir süre sonra kollarını benden ayırdı.

"Bir şey soracağım ama kızma. Sen şimdi kabul etmedin mi?" diye sordum.

Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin