Bölüm 44

20.4K 1.2K 42
                                    

"Söyle, başka zaman gelsinler. Hazır değiliz." dedi babam. Sabahtan beri beni ikna etmeye çalışıyordu ama başarılı olamıyordu tabii ki.

"Nasıl hazır değiliz baba?" diye sordum.

"Ben psikolojik olarak buna hazır değilim. Psikoloğumla konuşmak istiyorum. Onunla konuşmadan seni evlendiremem. Psikoloğum zinden dönünce bakarız." dedi. İnatçıydı, hemde çok inatçı. 

"Enişte, senin ne zamandan beri psikoloğun var?" diye sordu Hamza merakla.

"Yok. Kendince bahane arıyor işte." dedi Ömer ağabeyim.

"Sen sussana zibidi!" 

Babamın ona çemkirmesiyle Ömer ağabeyim, ağzına fermuar çeker gibi yaptı. 

"Enişte bırak gelsinler. Ne olacak?" dedi Hamza. Bu iki oldu. Ya benim bir an önce evlenmemi istiyordu ya da bir şeyler karıştırıyordu. Gözlerimi kısarak ona baktım.

"Ne var? Ben burada senin yararına konuşuyorum. Ne o bakışlar?" dedi kınarcasına. 

"Amca galiba geldiler bu sefer." diyerek içeri girdi Zeynep ablam. Babam bunu duyar duymaz yalandan bayıldı. Elimi alnıma vurdum. Oscar'lık performans sergiliyordu canım babam. Bugünü kazasız belasız atlatsak ne mutlu bana.

Kapıyı açtığımızda önde yüzbaşı vardı. Arkasında ise diğerleri ve Emin ağabeyim vardı. Herkes içeri girdiğinde en son Emirhan kalmıştı. Elindeki beyaz ve pembe renkli manolya demeti ve çikolatayı bana uzattı.

"Sütlü çikolata, içinde antep fıstığı var." diye fısıldadı. En sevdiğimdi. Biz sanki zaman durmuş gibi bakışırken bir ses yükseldi. Tahmin etmek zor değildi.

"Kızım! Benim tansiyonum düştü, şekerim fırladı. Bir bakar mısın bana?" 

●●●

"Asker olduğunu söylediler." diyerek dedem söze girdi. Emirhan yerinde dikleşti ve 'evet' anlamında başını salladı.

"Emekli albayım bende, biliyor muydun?" diye sordu bu seferde. Yüzbaşı şokla Emirhan'a bakmıştı, tabii diğerleride. Emirhan yine başını salladı. Yüzbaşı eliyle alnını sıvazladı.

"Dilini mi yutturdular sana eğitimde?" dedi dedem. Emirhan bu sefer başını iki yana salladı. Hipnoz olmuş gibiydi. Evlenmeden aklını aldılar. Dedem onun daha fazla üstüne gitmedi.

"Kızım sen neden buradasın?" diye sordu dedem bana. Top ne ara bana gelmişti?

"Babası kılıklı, beni mi istemeye geldiler? Kahveleri içmeden nasıl konuya girmemizi bekliyorsun? Aşk şaşkını olmuşsun iyice." yalancı bir sitemle söylemişti bunları dedem. Dedemin sözleriyle babam gözlerini kocaman açıp ona baktı.

"Benim kızım aşk şaşkını falan değil." dedi babam. Dedem onu umursamayıp başıyla gitmemi işaret etti. Mutfağa girdiğimde Eliz, İrem ve Zeynep ablamda peşimden geldi. Kahve yapmak için malzemeleri çıkarmak yerine telefonumu elime aldım.

"Ne yapıyorsun sen?" diye sordu İrem bir yandan telefonuma bakıyordu. 'Kuzenler' isimli grubumuza girdim.

Eğer kurduğunuz düzenekleri çalıştırırsanız hepinizi yakarım.

Emirhan takılıp düşsün diye tuttuğun ipi bırak Hamza.

Sende kapının üstündeki kutunun ipini bırak Yusuf.

Mutfaktan çık Eliz.

Yüzbaşı söze girince saçma bir şey söylemeyi aklının ucundan bile geçirme erkek tarafındaki.

Diğerinizin ne yapacağını çözemedim.

Hamza: Ne alakası var şimdi

Yusuf: Ne yapabilirsin?

Her şeyinizi ortaya dökerim mesela.

Ömer Faruk Ağabey: Ben bulaşmadım bu arkadaşlara

Tamam.

Eliz: Kızım ben ne alaka

Seni de Emirhan'ın kahvesine ya da yiyeceği veya içeceği bir şeye, saçma sapan şeyler katman için göndermediler mi Eliz?

Eliz: Gidiyorum

Hamza: Plan falan kalmadı ortada sayende

Hamza: Azıcık eğlenecektik

Elindeki elektrik çarpan şeyi söylemeyi unutmuşum.

Hamza: Sen niye aşçı oldun ki

Hamza: Dedektif falan olabilirmişsin

Yusuf: Pes artık ya

Sende elindekini bırak.

Yusuf: Aman be

Komutanım: Söz veremem

Yengemle uzun zamandır konuşmamıştım.

Arayayım da, senin mevzunu da konuşalım.

Komutanım: Hep Ömer yüzünden bunlar

"Kızım sende de ne göz varmış." dedi İrem şaşkınlıkla. Eliz mutfaktan çıkmıştı.

"Kahveler oldu." dedi Zeynep ablam. Onları ben taşıyacaktım galiba.

"Siz götürün bence." dedim. 

"Sen seninkine götür. Biz diğerlerini hallederiz o zaman." İrem'e minnetle baktım.

"Bir şey koyacak mısın kahveye?" diye sordu Zeynep ablam. 

"Bal koymak istiyorum." dedim. Dolaptan bal çıkarıp önüme koydu. Birazcık bal koydum içine. Zaten kahvesini şekerli seviyordu ve büyük ihtimalle bu kahve onun için acı gelecekti o yüzden balla tatlandırdım.

Elimizde tepsiyle salona geri döndük. Bizimkilere baktığımda somurtuyorlardı. Onları umursamayıp Emirhan'a kahvesini uzattım. O kahveyi almayıp bana baktı. Alması için bekliyordum ama alacağı yoktu.

"Kahveyi almayacak mısın?" diye sordum. Hala tepki yoktu. Oğuz onun kahveyi almadığını fark edince ensesine vurdu. Emirhan sinirle ona döndü.

"Alsana kahveyi!" diye fısıldadı. Emirhan en sonunda kahveyi aldı. O kahveyi alınca bende babamın yanına oturdum. Babam hemen beni kolunun altına alıp saçlarımdan öptü.

"Bizim oğlan, kızınızı sevmiş." diyerek söze girdi yüzbaşı. Bir ara adamın adını öğrensem iyi olurdu.

"İyi halt yemiş." diye mırıldandı babam.

"Oğlumuz kızınızla evlenmek istiyor. Bizde buraya sizin rızanızı almaya geldik." diye devam ettirdi erkek tarafına postaladığımız kuzenim.

"Hain bu. Ömer haklıymış." dedi babam iç çekerek. Sonra onlara dödü.

"Kızımın rızası varsa benimde rızam var." dedi babam. Herkes şokla ona bakıyordu. Sabahtan beri bizi sabote etmeye çalışınca herkes istemediğine inanmıştı. Ben istersem o da isterdi sadece biraz huysuzluk yapmıştı.

"Gerçekten mi!" diye sevinçle bağırdı Emirhan. Ayağa kalkmıştı. 

"Oğlum sen ne istiyorsun tam olarak? Rıza göstermeyeyim mi?" diye sordu babam. 

Ondan sonrasını pek hatırlamıyorum. Bir baktım Emirhan beni saçlarımdan öpüyordu. Babama sarılırken babamın gözlerinden üç beş damla yaş akmıştı. Emirhan babamdan çekindiği için ne yapacağını bilememişti. Babam onada sarılınca yüzü şekilden şekle girmişti. Babam ona çemkirerek ona sarılmayı bırakmıştı. Bugünü olaysız ve güzel bitirdiğimiz için huzurla uyumuştum.

Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin