Nasıl gidiyor?
Galiba gerçekten beni tanımak istiyormuşsun.
Gerçekten pişman olduğuna inandım.
Eğer hâlâ istiyorsan konuşuruz demek için yazmıştım.
0550 *** ** **: Ben rüyadayım
0550 *** ** **: Sen kendi isteğinle bana mı yazdın
Zorlamasan mı?
0550 *** ** **: Resmiyet kalkmış
Gerçekten zorluyorsun.
Her an seni tekrar engelleyebilirim.
0550 *** ** **: Bak o bana işlemiyor işte
Doğru.
Bizzat deneyimledim.
0550 *** ** **: Günün nasıl geçti
Güzel.
0550 *** ** **: Hiç benim hakkımda bir şey merak etmiyor musun sen
Yani, o kadar merak etmiyorum.
0550 *** ** **: Sözelci misin sen
Evet.
Çok mu belli oluyor?
0550 *** ** **: Anlatılmaz yaşanır
Anladım.
0550 *** ** **: Benim acil bir işim var
0550 *** ** **: Ben sana yazabildiğim zaman yazarım
Tamam.
0550 *** ** **: Emirhan
0550 *** ** **: Adım Emirhan
0550 *** ** **: Merak edersen diye
Garip hissediyordum onunla yazışırken. Ne yazacağımı bilmiyordum. Halbuki çok güzel ters cevap verebiliyordum.
"Ne yazıştığınızı merak ediyorum ama bir ağabey olarak bunu kaldıramam Yaren'im."
Emin ağabeyimi bana fikir vermesi için ikna etmiştim ama şimdi onun tribini çekiyordum.
"Ömer ağabeyime söyleseydim keşke. O bu konularda daha anlayışlı. Artık öyle yaparım."
Kendimi bildim bileli ikisi asla anlaşamazlardı. Aynı yaştaydılar. Emin ağabeyim anne tarafından, Ömer ağabeyim baba tarafından en büyük kuzenimdi.
"O ne anlasın bu konulardan Yaren?" dedi anında karşı çıkarak.
"Demedim bir şey." dedim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Hadi, uçağı kaçıracağız." diyerek ayaklandı.
●●●
"Bak sen kızıma bir deri bir kemik kalmış." diyerek ağzıma bilmem kaçıncı kaşığı sokan anneanneme kilo aldığımı söylemek için hazırlanıyordum.
"Kaç kere söylemem gerek bilmiyorum ama gerçekten kilo aldım ben." dememle kaşlarını çatarak eliyle ağzıma vurdu.
"Nerende o kilolar küçük ceylan? Kimsecikler fark etmez benden başka. Hep popona gitmiş o kilolar gördüm." demesiyle istemsizce elim oraya gitmişti.
"Babaanne cidden kızın orasına mı baktın?"
Hamza kendini yerden kaldırıp zorlukla bir cümle kurmuştu. Gülmekten konuşamıyor, yazık. O kadar da komik değil.
"Sen milletin kızının orasına burasına bakınca sorun yok, ben kızıma bakınca komik mi oluyor oğlumun sıpası." diyerek terliğini çıkarıp ona attı anneannem.
"Babaanne sen harcanıyorsun. Ağabeyim seni yanında dağa götürsün, her iti tam on ikiden vurursun." dedi Ömer Faruk ağabeyim, Hamza'ya gülerken.
En büyük dayımın çocuklarıydı onlar. Emin ağabeyim en büyükleriydi ve askerdi. Sonra Ömer Faruk ağabey geliyordu, o da bilgisayar mühendisiydi. Hamza ise en küçükleriydi, fotoğrafçılık yapıyordu.
O da anneannemden nasibini almıştı. Terlik yemişti.
"Ya babaanne ben bir şey göremiyorum, bence kilo falan almamış. Hem sen neden geldiğinden beri kıza biri var mı diye soruyorsun ki, kim baksın bu kıza?" diye gevşek gevşek konuştu Hamza. Amacı anneannemi uyuz etmekti.
"Uğraşmayın kızımla, sizin beğendiğiniz kızlara taş çıkarır benim torunum. Biriniz bir baltaya bir sap olsaydı, belki evlenirdiniz ama yok olmaz. Ben kızımı ziyan edemem." dedi kızgın ses tonuyla.
Ah anneannem, bir bilsen büyükler yokken neler diyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|
ChickLitBir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına cevap vermeyince, arkadaşının ağabeyinin telefon numarasını alır. Ona verilen numaranın yanlış numar...