Herkes salonda oturmuş, talibim ve ailesini bekliyordu. Her şeyi ayarlamıştık, odanın içinde birkaç tane gizli kamera vardı. Daha sonra izleyip izleyip gülmek için. Herkes bir işle uğraşmıştı.
En sonunda kapı çaldığında hepimizin yüzünde bir sırıtış belirdi. Hepimiz kalkıp kapıya baktık. Sonra herkes salona geçmişti.
"Elif seviyormuş diye beyaz çikolata aldık." Melih yani talibim. Yüzünde itici bir gülümseme vardı.
"Öyle miymiş?" diye sordu Emin ağabey. Şaşırmış gibi yaparak, eliyle de ağzını kapatmıştı.
"O kadar yanındaydın güya, bilmiyor muydun?" dedi küstahça. Emin ağabey gülüp Ömer ağabeye baktı. İkisi de aynı anda başlarını iki yana salladılar.
"Elif, beyaz çikolatayı ağzına bile sürmez." dedi Ömer ağabey. Melih bir bozulmuştu sanki. Ömer ağabey ayağa kalkıp çikolatadan kutusunu Melih'e verdi ve geri yerine oturdu.
O sırada Melih'in annesi bana dik dik bakıyordu ve sebebini tahmin ediyordum. Ömer ağabeyimle bana seçtiğimiz elbiseye takılmıştı galiba.
"Bir sorun mu var?" diye sordum. Sanki anlamamış gibi.
"Sorun yok, elbisenin yarısından çoğunun olmadığı gibi." dedi kınarcasına.
"Anne ne önemi var." diyerek lafa girdi Melih. "Evlenince kapanır nasıl olsa." demişti.
"Özgüven tavan yalnız." diye fısıldadı Yusuf.
"Peki bundan Elif'in haberi var mı?" diye sordu Ömer ağabey. Kendilerini ne sanıyorlardı acaba?
"Benim oğlum izin vermez zaten evladım." dedi teyze. İzin alan mı vardı?
"Oğluna soran vardı sanki." diye fısıldadı Yusuf.
"Sorma, sanırsın oğlu Kanuni." dedi Eliz.
"Annem, senin evlenmek istemeyeceğini söylemiş ama dinleyen kim?"
Hamza da muhabbete katılmıştı. "Umarım babamın haberi olmaz." dedim bende.
"Artık evlenince daha sık görürsünüz kızınızı. Malum nerede, ne yaptığını bilmediğiniz bir yerde güya okuyordu. Sanki ne olacak. Zaten gerek de yoktu. Oğlum sevmez öyle çalışan kadın. Kadın dediğin evinde oturu kocasına hizmet eder, çocuğuna bakar." dedi alim teyzemiz.
"Ben kuzenim ne yaptığını gayet iyi biliyorum merak etmeyin siz. Güya falan da okumuyordu. Yoksa notları bu kadar iyi olmazdı emin olun. Benim kuzenim evde tek başına oğlunuzu bekleyecek, oğlunuz dışarıda fink atacak, ne güzelmiş ya." dedi Emin ağabeyim.
"Tek başına falan olmayacak, merak etmeyin. Bizimle yaşayacaklar." dedi bey amca kendinden emin bir şekilde.
"Bakalım nasip kısmet. Sabaha kadar ne olacağını bilmiyoruz sonuçta." dedi anneannem. Size kız kız yok desene kadın.
"Kim verecek bize kızı?" diye sordu bey amca.
"Sanırsın pazardan mal seçiyor." dedi Eliz.
"Biz hepimiz bu adama dalsak bence bir daha böyle düşünmez. Hatta evin önünden geçmez." dedi Hamza da. Yusuf ona katıldığını söyledi. Bende aynı fikirdeydim.
"Amcam gelemedi, işlerini ayarlayamadı bir türlü. Beni gönderdi." dedi Ömer ağabeyim.
"O sırada eniştem." dedi Hamza.
"Hayır, o sırada hiçbir şeyden haberi olmayan eniştem." dedi Eliz.
"O sırada Ömer ağabeyimi Antalya'da olduğunu, benide pijama partisinde olduğumu sanan, videoyu gösterince azar yiyeceğimiz babam." dedim son noktayı koyarak.
"Bir susun sizde, olayı falan kaçıracağız şimdi." dedi Ömer Faruk ağabeyim. Hepimiz fısıldayarak konuşuyorduk, kimse duymuyordu.
"İnsanın annesi başında olmayınca toplum içinde ne yapacağını bilmiyor tabi. Böyle terbiyesiz oluyor insan. Gerçi annesini de biliyoruz. Annesi ne ki kızı ne olsun? Eğitirim ben onu ama."
Teyze bana diyordu. Anneme hakaret ediyordu. Benim anneme.
"Halam ve kuzenim hakkında doğru konuşun. Geldiğinizden beri haddiniz olmayan her şeye karışıyorsunuz zaten ama yeter. Onun ne giydiği kimseyi ilgilendirmez. Onun çalışıp çalışmayacağı kararını siz ya da biz değil sadece o verir. Sabrettik ama yeter bu kadar. Benim kardeşim sizin gibi geri kafalı insanların yanında yapamaz. Annem size gereken cevabı vermiş ama siz oğlunuzu vazgeçilmez sandığınız için buraya gelip kendinizi küçük duruma düşürdünüz. Edebinizle gidin." dedi Ömer Faruk ağabeyim.
"Ağabey ne yaptın? Böyle konuşmadık ama sende çok güzel konuştun ağzına sağlık." Hamza son anda U dönüşü yapmıştı. Ömer Faruk ağabeyin bakışı bu konuda etkili olmuştu.
"Toplumun iyiliği için oğlunuzu evlendirmeye çalışmayın bence. Evleneceği kıza yazık." dedim.
"Elif'im eğer ailen istemiyor diye böyle söylüyorsan, benim ailem bize yeter." dedi Melih. Salaktı bu, dümdüz salak.
"Annen bana deminden beri hakaret ediyor, hem bana hem de anneme. Sence ister miyim ben? Ben o üniversiteyi boşuna okumadım. Ömrümü senin istediğin gibi yaşayamam, kendimi ziyan edemem. Birde birisi bir şeyi istemiyorsa istemiyordur, zorlamanın anlamı yok." dedim. Onlar salondan çıkarken onlara baktık, sonrası kahkaha tufanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıcısınız Beyefendi|Yarı Texting|
ChickLitBir kız var, içine kapanık kız. Belli bir alanı var kendince güvenli olan. Bu güvenli alanın dışına çıkmayan bir kız. Bu kız arkadaşı telefonlarına cevap vermeyince, arkadaşının ağabeyinin telefon numarasını alır. Ona verilen numaranın yanlış numar...