3.BÖLÜM

2K 92 8
                                    

Karşımda duran kadını tanımadığımdan eminim.Ama içimde bu kadını çok yakından tanıdığımı-tanımam gerektiğini- haykıran bir ses vardı.

Bir süre yalnızca mutlu bir ifadeyle beni izledi ancak mutluluğu bir anda sona erdi.

"Hayır sen-senin ne işin var burda?Sen buraya ait değilsin!Sakın bizim yanımıza gelme."

Kaşlarım ne olduğunu anlamak istercesine çatıldı ve
"Sen de kimsin?Burası sizin eviniz mi?"diye sorarken etrafı incelemeye koyuldum.

Siyah duvarların çevrelediği küçük bir odadaydık.Oda bile denemez aslında çünkü hemen üstümüzde zifiri bir tabaka
vardı.Bulunduğumuz yer bomboştu.

"Beni tanımadın,kızım beni tanımadı."dedi ve ağlamaya başladı ama gözlerinden süzülen gözyaşı değil siyah bir sıvıydı.

Buradan ayrılmam gerektiğini biliyordum ama ne bir kapı ne de bir pencere vardı.Kapana kısılmış gibi hissederken karşımda bulunan kadın elimden tuttu ve beni duvara doğru fırlattı.
Ağır bir darbe alma korkusuyla gözlerimi sıkıca birbirine kenetledim ama hiç bir şey hissetmedim.

Gözlerimi hafif aralamaya çalıştığımda etraftaki parlak beyaz ışık buna müsade etmedi ve sonrası benim için sadece koca bir boşluktan ibaretti...

~~~
Uygar'ın ağzından

Önünde durduğum yoğun bakım ünitesinin camından Freyamı izliyordum.

Kazanın üstünden 5 gün geçmişti.Ahi toparlanmış ve uyanır uyanmaz ilk işi Freya'nın yanına gelmek olmuştu.

5 gün önce Ulaş'tan aldığım telefonla kalan umudum iyice körelmişti.

"Hasta tedaviye yanıt vermiyor."demişti doktor."Benim kardeşim güçlü o bizi kimsesiz bırakmaz!"diyememiştim.O günden bu güne hiç bir şey değişmedi.Freyam iyileşmedi.

Doktorlar yapabilecekleri bir şey olmadığını dile getiriyordu.Fransa'da doktorluk kariyerine devam eden arkadaşımı aradım ve buraya gelmesini sağladım.Şimdi tüm imkanları kullanıyor ve iyileşebilecegini,küçük kardeşimin kurtulabileceğini dile getiriyor.

Yalçın ve diğerleri bir dakika bile buradan ayrılmıyor.Bizim için Freya ne kadar önemliyse onlar için de o kadar önemli.Bunca zaman kafamda oturtabildiğim tek şey bu.

"Hayır,yeter artık içeri girmek istiyorum.Kim ne derse desin."koridordan gelen bağırış sesleri Ahi'ye aitti.

"Oğlum doktor sana dinlenmen gerek dedi.Böyle yapma bak Freyam uyanınca seni sağlam görmek ister."diyerek ikna çabalarına devam eden kişi ise Yeşim teyzeydi.

Ahi annesini dinlemedi ve hızla yanıma geldi.
"Abi yeter artık dayanamıyorum doktorla konuş lütfen sadece beş dakika yanında durmak istiyorum.Benim geldiğimi hisseder o."

"Tamam aslanım konuşacam doktorla ama son kontrollerini yaptır ve öyle gel buraya.Zaten bugün taburcu oluyorsun."

"Tamam ama konuş hemen ikna et doktoru.Ben de hızlıca gelicem."dedi ve neredeyse koşarak uzaklaştı.

"Ah deli oğlum!"diye söylenerek arkasından ilerledi Yeşim teyze.

Buruk bir tebessümle olanları izledim ve Ahi'ye söz verdiğim gibi doktorla konuşmaya gittim.

~~~

"Pekâlâ sadece beş dakika ama.Daha fazlası Freya için tehlikeli olabilir yarası tam olarak kapanmadı.Şuan en son istediğimiz şey hastamızın enfeksiyon kapmasıdır değil mi?"

"Sağol Kaya eminim Ahi sevinçten çıldırıcaktır."

"Sen de sağol kardeşim"dedi ve omzunu sıvazladı.

Odadan çıktığım zaman Ahi'yi yoğun bakım ünitesinin önünde buldum.

"Haberler iyi beş dakikalığına izin koparabildim.Siz de durum nasıl?"diye sordum.

"Taburcu oluyorum.Babam çıkış işlemlerini hallediyor."

"Geçmiş olsun aslan parçası."dedim ve saçlarını karıştırdım.

"Eyvallah,sağolasın da saçımı bozmasan iyiydi."dedi.Saçlarını özenle yaptığı belliydi.

"Hayırdır ne bu hazırlık beyefendi?"üstündeki beyaz gömlek ve siyah pantolonla az önceki hâlinden eser kalmamıştı.

"Ne?Tabiki özenli olacağım.Freyam beni çirkin çirkin mi görsün?"yalandan sitemli bir şekilde konuşmuştu.

Yarım ağız gülerken gelen hemşireyi gördüm ve "Hadi bakalım gir içeriye"dedim.

Ahi'nin ağzından

Hemşireyi takip ettim ve bana verdiği kıyafetleri üstüme geçirdim.

Freyamın bulunduğu odaya girdim ve hemşire bizi yalnız bıraktı.Odayı sadece dışarıdan gelen ay ışığı aydınlatıyordu.Işığı açmadan yanına gittim ve hasta yatağında yatan meleğimi gördüm.

Kalbim teklemişti.Sarı saçları yastığın üstüne dağılmıştı ve boynunda çok sayıda kesik vardı.

Sessizce yanına gittim ve yatağın yanına sandalye çekip oturdum.

Elinde takılı olan seruma dikkat ederek parmaklarına küçük öpücükler bıraktım.

Kalp atışı aniden hızlandı ve içeriyi makinanın mekanik sesi doldurdu.

Gözlerim Freyamın yüzüne tırmandı ve yüzümdeki tebessümle konuştum.

"Beni duyuyorsun.Evet,evet biliyordum.Elini tutuyorum hissediyormusun canımın içi."Hissetmiyordu biliyorum doktor yalnızca sesimizi duyabildiğini ama uyanınca konuştuklarımızı hatırlayamayacağını söylemişti.

"Burdayım meleğim hiç gitmedim hep buradaydım.Bak ben iyiyim hepimiz senin uyanmanı bekliyoruz.İyi olmanı bekliyoruz bir tanem.O kadar özledim ki seni..."

"Gözlerini aç ve yine tatlı tatlı bak bana.Belki beni suçlu buluyorsun bilmiyorum ama senin uyanmadığın her saniye kâhroluyorum ben.Benim yüzümden buradasın meleğim.Senin yerine ben olmalıydım bu yatakta.Keşke senin tüm acılarını alabilsem."gözümden akan bir damla yaş Freya'nın avucuna düştü.

Freya'nın bitkisel hayatta girmesi hepimizi öldürmüştü.

Hatta şu gerçek(!) ailesi de günden güne erimişti.Demek ki kazadan önce Freya'ya gelen mesaj doğruydu.Buna hiç ihtimal vermemiştim oysaki.

Avuçlarımın arasında kıpırdayan parmaklarla heyecandan gözlerim kocaman açıldı ve

"Freya,doktor-doktoru çağıracağım bekle beni tamam mı?"yerimden aceleyle kalkarken mırıltı şeklinde gelen sesiyle olduğum yere çakıldım.

"Ah-i"

♡♡♡

Selamm
Kısa bir bölüm oldu farkındayım.

Kitap hakkındaki olumlu-olumsuz her yoruma açığım sadece kibar bir dil kullanmanızı rica ediyorum.

Umarım beğenmişsinizdir.

Yazım yanlışları var ise affola♡

Bir sonraki bölüme kadar mutlu kalın.♡

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin