29.BÖLÜM

465 29 2
                                    

Freya'dan

Başım Ahi'nin göğsüne yaslı bir hâlde ne kadar durdum bilmiyorum. Ama uzun bir süre geçtiği, havanın kararmasından belli oluyordu. Ahi kollarını belime sıkı sıkı dolamış, başını boyun girintime koymuştu.

İkimizin de ağlama seansı bittiğinde sessizce birbirimize sarılmıştık. Ahi'nin kokusuyla iyice mayışmıştım.

Tam Ahi'nin uyuduğunu düşünmeye başladığımda boynuma bıraktığı öpücükler bu düşünceden uzaklaşmamı sağlıyordu. Ellerim saçlarında gezinirken aklıma sebepsiz yere Mir geliyordu.

Sadece birkaç saat önce ellerimde onun saçı vardı...

Neden bunu düşündüğümü bile bilmiyordum ki! Gerçekten de kafayı yemiş olabilir miydim?
Belki de Berkin haklıydı.

Ahi'nin başını boynumdan çekmesiyle kafamı kaldırdım. Gözleri büyük bir özlemle yüzümü turlarken konuşmaya başladı.

"Burada kalmak istiyor musun güzelim? Abilerin seni biyolojik ailene vermeye niyetli değil. Hatta biliyor musun, baban bile burada kalman için ısrarcı." Şaşırmıştım çünkü annem öldükten sonra beni evinde istemediğini düşünüyordum. Şimdi böyle bir şey duymak tuhaftı.

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken;
"Beni şaşırtıyor." diyebildim.

"Beni de şaşırtıyor açıkçası. Sandığımız kadar kalpsiz değil demek ki." Bilinmezlik içinde omuz silktim.

"Kavga çıkmasın yeter." Şakağıma uzun soluklu bir öpücük bıraktı.

"Sen endişelenme yeter."

Tebessüm ettiğimde, yüzünü güzel gülümsemesi kapladı.

"Tamam yeter bu kadar melankoli. Ben şimdi banyo yapacağım. Sen de ne yaparsan yap." Kahkahası odada yankılanırken, kollarından kurtularak banyoya girdim. Arkamdan söyleniyordu.

"Yapılır mı bu bana be?" Banyoda üstümü çıkartırken gülümsemem yüzümde dondu.

Rahatsız edecek boyutta Mir'i düşünmeye başlamıştım. Belki de onun adına üzüldüğüm içindir. Evet, evet. Son kez yüzüne bile bakmadım. Kırılmıştır şimdi bana. Hem sonuçta hiçbir zaman bir arada olamayacak bir ikiliyiz. Mir sevmek için en yanlış kişiyi buldu. Gönül işlerinde Mir gibi olun...

Kısa bir duş almak istiyordum çünkü evdekilerin sesi soluğu çıkmıyor. Bu da oldukça rahatsız edici. Duş kabinine girdiğimde sıcak su tüm bedenime iyi gelmişti. Hızlıca saçlarımı köpüklerken şimdi ne yapacağımı düşünüyordum.

Eğer burada kalırsam bunu biyolojik ailem kabul etmez. Gitmemi de buradaki ailem kabul etmez. İki ucu boklu değnek.

Dünya yanarken frambuaz ve şakayık kokulu duş jelimi tüm vücudumda gezdirdim. O kadar güzel kokuyordu ki, kendimi koklamaya doyamıyordum. Böyle de bir sapığım işte.

Banyodan giyinme odama geçtim. Üstüme, Ulaş abimden çarpmış olma ihtimalimin yüksek olduğu, yarısı siyah, yarısı beyaz oversize sweatshirt, giydim. Altıma siyah jean giyerek odama girdim.

Yatağımda, yastığıma sarılmış bir hâlde uzanan Ahi, şaşırdığım bir olay değildi. Uyanık olduğunu bildiğimi bildiği hâlde uyuyor numarası yapıyordu. Koşarak üstüne atladığımda, defalarca kez bu ânı yaşamıştık.

Gülerek gözlerini açtığında yanaklarına öpücük kondurdum. Kollarını sıkıca boynuma doladı ve dudaklarımı yanağına bastırmaya devam etti.

O anda pat diye kapıyı açan kişi, bizi tuhaf bir pozisyonda yakalamış oldu. Kafamı kapıya çevirdiğimde Akıner ve Reha'nın geldiğini gördüm. Bu ikili ne alaka diye düşünürken, Ahi'yle birbirimize anlamaz bakışlar attık. Reha kendini belli etmek için birkaç kez öksürdü.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin