30. BÖLÜM

467 28 4
                                    

Freya'dan

Yatağımın başlığına yaslanmış, karşıma sandalye çekip oturan ikiliye bakıyordum.

Ne konuşacaklar bilmesem de, duymak istemeyeceğim şeyler olduğu kesindi.
Sonunda Akıner sözü devraldı.

"Bir yerden başlamamız gerekiyor o yüzden ben başlıyorum. Freya biz, abilerin ile bir konuda hemfikiriz. Bunun senin için olduğunu söylememe gerek yok herhâlde."

Derin bir nefes çekip konuşmasına devam etti.

"Reha bir avukat. Benim de psikiyatrist olduğumu biliyorsun. Ne alakası var diye düşünüyorsan açıklayayım. Biz böyle bir konunun üstünü bu kadar çabuk kapatamayız. İstesek de olmaz. Bu adam sağlıklı bir insan değil. Seni kaçırdı, Reha'yı vurdu, az kalsın Ahi'yi de vuracaktı. Şu an senin de mantıklı düşünemediğini biliyoruz. Her ne kadar kabul etmesen de şu kısacık zamanda-"

Söylemekte zorlamıyormuş gibi duraksadı.
Tam o sırada Reha sözü devraldı.

"Sen kabul etmiyor olsanda bir şekilde seni etkisi altına almış." İşte bu son nokta olmuştu.

"Yeter artık! Şu saçmalığa bir son verin. Daha fazla sizi dinlemeyeceğim, çıkın dışarı." Neden bu kadar kaba olduğumu bilmiyordum. Fakat bu konuşma hiç mantıklı ilerlemiyordu.

"Sakin ol lütfen." Akıner'in sakin sesi beni iyice sinirlendirirken derin derin nefes alıyordum.

Elimdeki telefondan Ahi'nin numarasını bulurken aramak ve aramamak arasında gidip geliyordum.

Sesimi çıkartmamamdan cesaret alarak saçmalamaya devam etti.

"Söylemek istediğimiz şey şu; Mengü'den şikâyetçi olmak için görgü tanığı ol."

Duyduklarım şok etkisi yaratmıştı. Gerçekten bu nasıl bir mantık? Zaten bu işin peşini bırakmalarını söyleyen benim. Neden tanık olayım ki?

Akıner de durumun tuhaflığını fark etmiş olacak ki sesini çıkarttı.

"Neden diye düşünüyor olabilirsin. Eğer şikâyetçi olmak istemiyorsan daha büyük bir sorunumuz var demektir Freya."

Daha ne kadar büyük bir sorun olabilir acaba?

"Daha büyük derken? Çekinme onu da söyle." Sakinliğim, fırtına öncesi sessizliği andırıyordu.

Gergince yutkunarak söyledikleri, aramıza daha kalın duvarlar örmeme sebep oldu.

"Eğer şikâyetçi olamıyorsan bu senin yakalandığın bir hastalıktan kaynaklanıyordur. İnan bana bunu kabullenmek istemem ama kardeşimin şu anki duygu ve düşünceleri bizi bu  sendromun varlığına sürüklüyor."

Ahi'yi çaldırmamla saniyeler içinde yanıma gelmesi bir oldu.

Arkasından yükselen bağrışma sesleri odama doğru ilerliyordu.

"Ahi buraya gel!" Berkin arkasından hızla odaya girdiğinde Ahi çoktan yanımdaki yerini almıştı.

"Freya, sorun ne bir tanem? Ne canını sıktı, söyle çözümünü bulalım?"

Yatağımın üstüne oturarak kollarını bana doladı.

"Kimseyi odamda istemiyorum Ahi. Bunlar benim deli olduğumdan bahsediyor!" Ahi'nin bedeni kaskatı kesilirken bana daha sıkı sarıldı.

"Freya hayır yok öyle bir şey. Kimse seni deli ilan etmedi. Böyle bir şey olamaz zaten. Sadece sağlıklı düşü-"

Uygar ve Ulaş abimin odaya girmesiyle dolu olan gözlerimi görmeleri işleri iyice zora soktu. Kaşları öfkeyle çatılırken, bu öfkenin bana olmadığını biliyordum.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin