45.BÖLÜM

410 20 10
                                    

Olumsuz örnekler barındıran bir bölüm. Rahatsız olacaklar okumasın lütfen.
İyi okumalar.♡

Karşımdaki adam korkudan ölmeme sebep olacak kadar ürkütücüydü. Ağzıma bastırdığı eli, nefes almamı engelliyordu. Bağırmak için kendimi zorluyor ama sesimi kendime bile duyuramıyorum.

Beni arabadan indirirdi ve yerde sürükleyerek tenha bir alana girmemizi sağladı. Elini tırmalamama, tekmeler atmama karşı tepkisizdi.

İyice gözden kaybolduğumuz zaman elini ağzımdan çekti. İlk fırsatta gücüm yettiğince bağırdım ama bileğindeki fuları ağzıma bağlamaya çalıştı.

Kafamı geriye çekip daha fazla bağırdım. Kafamı sertçe geriye itti ve arkamda duran ağaca sert bir şekilde başımı çarptı.

Birkaç kere tekrarlaması sonucunda bilincim kaybolmaya başladı. Gözümün önünü göremiyordum ve gücüm iyice tükenmişti. Çaresizce akan gözyaşlarım, sessiz çığlıklarımdı.

Ağzıma bağladığı fular sesimi kesmişti. Buraya kadardı işte. Kim bilebilirdi, mutlulukla geldiğim bu yerin sonum olacağını?

"Şimdi çeneni kaparsan kimsenin canı yanmaz." İğrenç sesini duyduğumda öğürme isteğimi bastıramadım.

Başımı bir kez daha ağaca çarptı ve ağzımdan akan kana sadistçe baktı.

"İşte böyle." Pis yüzünü yüzüme yaklaştırdığında tekme atmaya çalışıyordum.

Çeneme süzülen kanı yaladığında çığlık çığlığa ağlıyordum.

Kafamı geriye çekme çabalarım her defasında boşa çıkıyordu. Bu anı yaşamaktansa ölmeyi tercih ederdim.

Defalarca öğürmeme rağmen ağzımdaki bez kusmamı engelliyordu. Elini saçlarıma geçirdiğinde, attığım tekmeler ve yumruklar onu hiç etkilemiyordu.

Şu an hepsinin birer kabustan ibaret olmasını ne çok isterdim...
Fakat ensemi kaplayan sıcak sıvı kabus olmadığını acımasızca yüzüme vuruyordu.

Kanla kaplanmış saçımı yukarıya kaldırdı ve açıkta bıraktığı boynumu emmeye başladı. Ellerim yumruk şeklindeyken sertçe boynuna, kafasına vuruyordum. Tek eliyle bileklerimi tuttu ve bacaklarımın üstüne oturdu.

Hayatta en çok korktuğum şey başıma geliyordu işte. Tecavüz.

Keşke Ahi'nin yanından hiç ayrılmasaydım. Keşke buraya gelmeyi hiç kabul etmeseydim. Daha bir sürü keşkem varken bulanık zihnimin bana sunduğu bu kadardı.

Boynumdaki dudaklar kendimden iğrenmemi sağlıyordu. Saçlarımın arasındaki eli kazağımı buldu ve tek hamleyle parçaladı. Boğuk çığlıklarımı kimse duymadı.

Boynumdan ayrılıp göğüslerime yöneldiğinde bile pes etmemiştim. Sesim çıkmayı bırakmıştı ama çırpınmam bir saniye bile durmamıştı.

Ağaçların arasından duyduğum seslerle sevinemedim bile. Benim için hayat bitmişti.

Ahi çıldırmış gibi bağırıyor ve adımı sesleniyordu. Afşin, Afşar ve Çağatay'da var gücüyle bağırıyordu ama benim bağırmak için yeterli gücüm yoktu.

Sesleri duyan adam benden uzaklaştı. Elimi serbest bıraktığında yerde gördüğüm büyük taşı, gücümün son kırıntıları ile kaldırdım ve sertçe kafasına geçirdim. Kafası kanla kaplanan adam üstümden düştü. Hızımı alamayıp defalarca yüzüne taşla vurdum. Yorgunlukla kollarım iki yanıma düşünce,  suratı parçalara ayrılmış bir cesetle yalnız kalmıştım.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin