24.BÖLÜM

578 35 14
                                    

Not: Bu kitapta her an her şey olabilir ona göre okumanızı öneririm.
İyi Okumalar♡

Freya'dan

Mir'in dövmelerini gördükten sonra içimdeki dövme tutkusu açığa çıkmıştı. Benim de şöyle küçük, güzel bir dövmem olsa fena olmazdı. Abilerim bu konuya sıcak yaklaşır mı bilmiyorum. Yine de istiyorum.

Bu konuyu nedensiz bir şekilde Mir ile paylaşmak istemiştim. Salonda aynı koltukta otururken, daha doğrusu o oturuyordu. Bana uzanmam için müthiş bir ısrar sergilemişti de, bacaklarımı kendi bacaklarının üstüne çekmişti. Yastığım hafif kalkık olduğu için rahatlıkla yüzünü görüyordum. Sonunda bu dâhiyane fikrimi onunla paylaştım.

"Ben de dövme yaptırmak istiyorum. Sence nasıl bir fikir?"

Hiç tereddüt etmedi. Sanki saatlerdir bunu söylememi bekliyormuş gibi yanıtladı.

"Güzel bir fikir. Ama canın yansın istemem." Dudaklarım istemsizce kıvrıldı.

"Çok acıyor mu ki?" Şimdi de onun dudakları kıvrılmıştı. Bu sanırım çok acıyor demekti.

"İlk kez yaptırıyorsan çok acır. Ama ben alışkın olduğum için artık hissetmiyorum." Parmağında ve boynunda dövme görmüştüm. Acaba başka bir yerinde var mıydı?

"Sadece iki tane mi? Başka bir yerinde görünmüyor."

Lan sanane!
Merak ettim, kes sesini!

Dudaklarında tehlikeli bir gülümseme oluştu. "Göstermemi ister misin?" Boğuk sesi ayaklarımı kıpırdatmama sebep olurken, elleri usulca ayak bileğimde gezindi. Sertçe yutkunduğumda ayağımı kendime çekmek için bir hamle yaptım. Bileğimden kendisine çekerken yattığım yerden kaydım. Resmen kucağında oturuyordum. Sadece kalçam koltukla temas ediyor, diz kapaklarıma kadar kucağında oturuyorken nefes alamıyordum.*

Kalbimin atış sesinin dışarıya yansıdığını düşünecek kadar salaklaşmıştım.
Bir eli bel boşluğumu kavrarken, boşta kalan eli saçlarımı okşuyordu. Lâl olmuştum sanki. Kızmam gerekse de kızamıyordum. Bu yanlıştı ama ben bu yanlışı çok sevmiştim.

"Hmm?" Hâlâ cevap beklediğini anlayınca konuşmaya başladım. Yani saçmalamaya...

"G-gösterme dur, yani göster. Ben istedim değil mi zaten? Ama sen birden öyle söyleyince... Göstermesen daha iyi sanki?"

Salonda yankılanan kahkahasını duyduğumda yüzümün yanmaya başladığını hissettim. Biraz sonra kıpkırmızı kesilirdim. Kahretsin!

"Sanırım görmek istiyorsun küçük kızım?" Soru sorarcasına konuşması beni iyice yerin dibine sokarken hızla kafamı sağa sola salladım.

Kafasını bana doğru eğmesiyle zaten yakın olan nefesi, nefesime karışmıştı. Bu yakınlık tehlikeli, çok tehlikeli.

Kafamı hafifçe kaldırmamla çok kısa bir an, dudakları dudaklarıma temas etti. Kafamı geriye attım ve olası bir tehlikeyi bir süreliğine defettim.

İyice kararan hava, altın sarısı gözlerinin koyuluğunu daha da öne sürüyordu.

Kısa bir an temas eden dudaklarımız sertçe yutkunmasına sebep oldu. Tüm bedenim titrerken heyecandan bayılacak gibi hissediyordum.

Ya gerçekten stockholm sendromuna yakalandım. Ya da karşı konulamaz güzelliği beni cezbetti bilmiyorum. Tek bildiğim onu öpmek için yanıp tutuşan yanıma büyük bir direnç gösteriyor olmamdı.

Hızlanan nefes alışverişlerim hafif aralık olan dudaklarında kayboluyordu. Kafasını eğmesiyle dudaklarımız buluştu. Gözlerim kapanırken dudaklarımdaki yumuşak baskı, gerçeklik algılarımı tümüyle yok etmişti.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin