41.BÖLÜM

364 22 5
                                    

Abimlerin karşısında, bir eli cebinde diğer eli dudaklarının arasındaki sigarada, rahat bir tavırla duran Mir'i görmek şaşkına dönmeme sebep oldu.

Yanlarına iyice yaklaştığımda konuşmalarının bir kısmını duyabildim.

"... Sen de böyle bir sonuca vardın yani?" Uygar abimin sakin sesi gözlerimin kısılmasına sebep oldu.

Ne haltlar dönüyordu burada?

Hepsinin odak noktası ben olurken, benim odak noktam Mir'di.

Gülümseyerek bana bakıyordu. Abimlerin yanında!

"Freya'da geldi. Kendisine soralım isterseniz?" Bana ne soracaklarını bilmiyordum ve bilmek hiç istemezdim.

"Çok konuşma Mengü, hadi ufaktan yol al." Ulaş abimin sesi sakin gelsede içinde sinir barındırdığı belli oluyordu.

"Neyden korktuğunu anlamadım?" Mir hâlâ ısrara devam ediyordu ve bu abimlerin  kaşlarının çatılmasına neden oldu.

"Git Mengü, daha fazla dolanma ortalarda." Hâlâ ne boklar döndüğünü anlamamıştım, anlamayı bırak sezmemiştim bile!

"Öyle olsun. Görüşürüz ufaklık." Saçlarımı karıştırıp yanımdan ayrıldığında hâlâ aynı şokla abimlere bakıyordum.

"Şaşırmanı anlıyoruz bir tanem. Sadece eskiden dostumuzdu. Bunu bilsen yeter. Gel sarılalım şimdi, az kalsın bizi unuttun sanıyordum." Ulaş abimin hafif alaylı tuttuğu sesi sakinleşmesi sağladı.

Açık tuttuğu kollarının arasına girdim.

Uygar abim de kollarını bana doladı ve saçlarıma öpücükler bıraktı.

Bir süre sarılıp ayrıldım.
"Gitmem lazım. Sonra görüşürüz." Vedalaşıp yanlarından ayrıldım.

Şimdi bir şeyi sorgulamak istemedim çünkü konu benimle alakalı olmayabilirdi.

Arabaya bindiğimde yola çıktık. Arka dörtlüden isyan bayrakları sallanırken, Berkin her defasında küfürler sıralıyordu.

"Senin aklına koyayım Afşin. Ne diye ısrar ettin bu kadar?" Afşar'ın küfürleri beni güldürürken Çağatay isyan çıkartıyordu.

"Asıl sen ne ayaksın? Sabahtan beri üstümdesin. Bir oldu, iki oldu sesimi çıkarmadım ama ben korkmaya başladım." Berkin ile aynı an da attığımız kahkaha arka dörtlünün somurtmasını sağladı.

"Sen olmasan şu arkadaşlara katlanmazdım güzelim. Çekilecek çile değil." Ahi'nin sesini duyduğumda arkama döndüm ve yanağına bir öpücük bıraktım.

"Bunca çileye değdi." Yerinde daha rahat oturduğunda Afşin ensesine tokadı patlattı.

"Yayılma lan. Sonra Afşin kucağıma çıkıyor." Dalga geçerek konuştuğunda daha fazla güldüm. Küfür yağdırma sırası Berkin'e gelmişti.

"Hepinizin ecdadını elden geçireyim. Ne mal insanlarsınız. Araba seyir hâlindeyken siktir olun atlayın!"

Bir de araba hareketliyken demesi iyice arka tarafı kızdırmıştı.

"Araba senin falan demem atarım aşağı hödük. Çok konuşma sür şu eve." Afşar, Berkin abime takılırken müzik açmakla uğraşıyordum.

En son slow bir parça açtım ve başımı camdan dışarı çevirdim.

Araba sessizliğe bürünmüştü. Eve vardığımızda Ahi, Afşar ve Afşin'de burada kalacaktı. Bu durumda ısrar etmiş olabilirim.

Hep birlikte salona geçtik. Biraz oturduktan sonra odama çıkacağımı söyledim. Ahi bahçeye çıkıp birazdan geleceğini söyledi. Sigara içip birileriyle konuşacağını anlamıştım. Onayladım ve odama çıktım.

Afşin ve Afşar mutfakta tatlı yiyorlardı. Birazdan film izleyip bir şeyler yapardık.
Baştan anlaşmamız üzerine korku filminde karar kılmıştık.

Odama girip kısa bir duş aldım. Üstüme koyu yeşil pijama takımımı geçirdim.
Saçlarımı kurutmadım ve yatağımın altındaki sigara paketini almak için çekmeceyi açtım.

İçinden çıkan kırmızı gülleri şaşkınlıkla elime aldım. Altından çıkan siyah hediye paketleri iyiden iyiye şok geçirmemi sağladı.

Nota baktığımda Mir'den geldiğini anladım.
Geç göreceğini bile bile buraya bırakıyorum. Güllerin solmadan görmen dileğiyle...

Mengü Mir Akal

Gülümsedim ve hediye paketine uzandım. İçinden çıkan kitaplarla gülümsemem genişledi.

Ben bu adamla ne yapacaktım?

Telefonuma uzandım ve Mir'in numarasını tuşladım. Anında açılan telefonla ne söylemem gerektiği konusunda emin olamadım. Bir an da açması panik yapmama sebep olmuştu ama o beni zor durumda bırakmadı ve benim yerime konuşmayı başlattı.

"Küçüğüm? İtiraf ediyorum beni araman çok şaşırttı. İyisin değil mi?"

Soruları sıralanırken rahat bir nefes aldım.
"Evet iyiyim. Sadece çekmecemi açtım ve beni yine şaşırttın."

Memnun sesini duyunca yüzümdeki gülümseme büyüdü.
"Tam vaktinde buldun o hâlde? Gül sevdiğini biliyorum."

Heyecanla konuştum:
"Tabii ki severim. Sadece böyle şeylere pek alışık değilim ve teşekkür etmek istedim."

Onaylamaz bir ses çıkardı.
"Teşekküre hiç gerek yok. Ben her zaman  burada senin için var olacağım."

Ne söylemem gerektiğini bile bilmiyordum.

"Teşekkür etmek benim bir parçam oldu. Bundan başka yaptığım bir şey yok zaten."

Yüzünü görmesem bile gülümsediğini hissettim.
"Varlığın bana yetiyor. En güzel teşekkür onda zaten."

Kısa bir an sessizlik oldu ve telefonu kapatmak için konuşmaya başladım.
"Tekrar görüşmek dileğiyle."

Aynı cümleyi tekrarlaması sonucunda telefonu kapattım.

Kendimi ilk defa bu kadar rahatlamış hissediyordum. Sanki ne olursa olsun sırtımı yaslayacak bir dağ bulmuş gibiydim.

Varlığı bana iyi geliyordu. İyi gelmeye devam etmesi için daima dua edecektim.

~~~
Selamlar,

Bu bölüm söylemek istediğim birkaç şey var.

Öncelikle kitabın birkaç gün içinde final yapacağını söylemek istiyorum.

Yazmak için eskisi kadar güçlü değilim. Yarım bırakmak ise isteyeceğim son şey olur.

Şuan bu bölümü okuyan herkese sonsuz teşekkürler.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Yazım yanlışları varsa affola.

Bir sonraki bölüme kadar mutlu kalın♡

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin