17.BÖLÜM

682 38 7
                                    

Berkin'den

Freya evden ayrılalı dört saat olmuştu. Güneş bir saat önce batmış olmasına rağmen, biz hâlâ Freya'dan hiçbir haber alamıyorduk.

Abimler eve gelmişti. Geldikleri gibi Freya'nın evde olmadığını anlamıştı.

Tabiki kardeşimize ulaşamayınca gereksiz abilerini aramak zorunda kalmıştık. Ama onlar Freya'nın bizim yanımızda olması gerektiğini, eğer 'kardeşlerinin' başına bir şey gelirse, bizi öldüreceklerine dair bir şeyler zırvalamıştı.

Aslına bakarsak hâlâ kardeşimin onlarda olduğunu, bizden kardeşimizi almaya çalıştıklarını düşünüyordum.

Geçen sefer yaşanılanlardan sonra bu düşüncem pek de abes kaçmıyordu.

Şimdi hep birlikte salonda oturmuş korumalardan haber bekliyorduk. Kendim çıkıp aramayı düşünmüştüm ama abim ateş püskürterek bizi olduğumuz yere çivilediği için bu düşüncem geri tepmişti.

Kriz anlarında sakin kalmasını bilen kişi hep Akıner abim olurken, bugün o bile yerinde duramıyor, öfkesini bize yansıtmamaya çalışıyordu.

İtiraf etmem gerekirse abimi hayatım boyunca ilk defa böylesine sinirli görüyordum. Öfkesinin kime veya neye karşı olduğunu bilmemekte işi iyice çıkmaza sokuyordu.

Buradaki kimsenin Freya'yı kıracak bir şey demeyeceğinden emindim aslında. Sadece tepkilerini belli edebilirlerdi.

Hâlbuki evden çıkarken geç kalmama sözü vermişti. Ve telefonlarımızı açma sözü...

Akıner hiddetle konuştuğunda tüm kaslarımın gerildiğini hissettim.

"Şu lanet korumalardan bir haber yok mu Yalçın?"

Yalçın abim de öfkesini saklama gereği duymadan cevap verdi.

"Sikerim böyle işi, yok işte bir haber. Dakika başı sorup durma!"

Akıner'in tekme savurmasıyla salonun öbür ucuna uçan zigon sehpa, evdeki sinirleri temsil edercesine parçalandı.

Tam o dakika salona doluşan korumalarla haberlerin iyi olmadığını kavradım.

"Efendim bu telefonun Freya Hanım'a ait olduğunu düşünüyoruz." Elinde tuttuğu telefonu telaşla bana uzatırken ekranını açmaya gerek bile duymadım. Çünkü telefonun kardeşimize ait olduğunun en büyük kanıtı, şeffaf kılıfın arkasındaki Ahi ve abileriyle olan fotoğrafıydı.

"Siktir." Yalçın abimden yükselen küfür seslerini algılayamamaya başladığımda gözümün önü karadı.

Gerçekten koca bir siktir.

Freya'dan

Gözlerimi açtığımda ilk başta hiçbir şey göremedim. Zaten bir kör olmadığım kaldığı için bu durumu garipsememiştim.

Fakat bir süre sonra gözlerim karanlığa alıştığında görme organımı kaybetmediğimi anladım.

Etrafa kısaca göz gezdirdiğimde geniş kapalı bir alanda, deri ve son derece rahat bir koltukta yattığımı anladım.

Koltuk her ne kadar rahat olursa olsun kendi özel alanım dışında hiçbir yere temas etmeyi sevmezdim.

Ben temas etmekte zorlanırken burda iki seksen yatmam çıldırmama sebep olmuştu.

Hızla yerimden doğruluğumda gözlerimin kararmasıyla yere kapaklandım.

Yere düşmemle tam karşımda bulunan ve benim henüz yeni fark ettiğim koltukta oturan adamı işittim.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin