39.BÖLÜM

354 20 5
                                    

Müdürün odasında, müdürün gelmesini bekliyorduk. Revire kaldırılan çocukların başındaydı. Biz de odasına çıkmış koltuklarda oturuyorduk.

Afşin ayakta, duvara yaslı bir hâlde duruyordu. Aslında buradaki kimse ailesine haber verilmesinde bir sakınca görmüyordu ama yine de biyolojik ailem nasıl bir tepki verir emin değilim.

Çağatay'a baktığımda son derece rahattı. Demek ki ailesi alışık.

"Ellerimize sağlık gençler." Afşar her zamanki alaycılığıyla konuşmuştu. Gülerek, yumruk yapıp uzattığı eline yumruğumu tokuşurdum.

Ahi ve Çağatay da bize katıldığında, Afşin kafa sallayarak güldü.

"Müdür çabuk geldi." Afşin'in söylediklerine yüzde yüz katılıyordum. Her zaman geç gelirdi, bugün erken gelesi tutmuş.

"İyi dövemedik sanki?" Ahi'de fikrini belirtince kahkahamı tutamadım. Bana eşlik eden Afşar gülerek konuştu:
"Bence de."

Çocukların revirde olduğu göz önüne alınırsa iyi iş çıkarmıştık. Ama bu en hafif kavgamız olduğu için onlara yetmemişti.

"Mal müdürü niye gelmedi?" Afşar her konuşmasında beni güldürürken içeceğimize bir şey katılmasından şüphelendim. Sonra bu düşünceye de güldüm.

"Uygar abilere mi haber verirler acaba?" Afşin'in söyledikleri benim de aklımı karıştırdı. İkisine birden söylemeseler bari.

Bilmem, dercesine omuz silktim.

"Kimseye haber veremezler. Ben hallederim." Afşar bana göz kırptığında aynı şekilde karşılık verdim.

Ahi solumda, Çağatay çaprazımda, Afşar tam karşımdaki koltukta oturuyordu.

Kısacası Afşin'e yine yer kalmamıştı. O yüzden de oturmuyor olabilir...

Kapı tıklatıldığında Afşin, gir komutunu verdi. Kapı açıldığında müdür içeri girdi.

"Dersinize girebilirsiniz çocuklar. Burada beklemeyin daha fazla." Kibarca konuşan adama şaşkınca baktım.

Daha Afşar müdürle konuşmamıştı. Normalde bize nutuk çeker ve öyle yollardı. Bazen abilerimi aradığı bile oluyordu. Herkes müdüre şüpheyle baktığında, adam gergince ensesini ovaladı.

"Neden hiç bir şey sormuyorsunuz?" Afşin olaya el attığında müdür soğuk terler döküyordu.

"Revirdeki çocuklarla konuştum ve suçun kendilerinde olduğunu açıkladılar. Size de durduk yere zahmet çıkarmayayım." Şüpheyle gözlerim kısıldı ama bu olay benim işime gelmişti.

Afşar, Ahi, Çağatay ve ben ayaklandık. Bu konu bizi rahatsız etmemişti. En azından durduk yere azar işitmedik. Afşin de yerinde dikleşti ve odadan çıkmaya hazırlandık.

"Öyle olsun. İyi günler dilerim." Afşin'in son sözleriyle birlikte odadan ayrıldık.

"Az önce ne oldu?" Çağatay'ın sorduğu sorunun cevabı kimsede yoktu.

"Onu bunu bilmem de işimize geldi." Onaylayarak kafa salladım.

Kantinde çantamın kaldığını hatırladım ve hızla konuştum:
"Çantamı kantinde unuttum." İsyan edercesine konuşmama güldüler.

"Gel alalım sarışın." Afşin'in teklifini tam onaylıyordum ki dersin başladığını gördüm. Derslerine çok önem verdiğini bildiğim için reddettim.

"Yok, siz derse geçin. Hemen alır gelirim." Başta reddeceklerdi ama kesin duruşumu gördüklerinde sessizce onayladılar.

Ahi ben merdivenlerden inene kadar "Dikkatli ol." söylemlerini sıraladı. Sanki yer altına iniyordum.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin