23.BÖLÜM

593 36 8
                                    

Freya'dan

Mir aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdiğinde nefeslerimiz birbirine karışmıştı. Tam elini enseme atıp hızla kendine çekerken, vücuduma yayılan kaynar su irkilerek çığlık atmama sebep oldu.

Bakışlarım hızla sıcak su torbasını dönerken, Mir hızla torbanın ağız kısmından akan suyu avucunda biriktirdi.

Ağzımdan kaçan "Siktir." Kelimesine hâkim olamadım. Aynı küfür Mir'den de yükselirken yanan karnım yüzünden gözlerim acıyla dolmuştu.

Mir torbayı bir köşeye fırlatıp elindeki suyu yere döktü. Benim karnım bu denli yanmışken onun elini düşünemiyordum.

"Bekle yavrum, hemen geliyorum." dedi ve salondan ayrıldı.

Sıcak su torbası patlamasa şuan bambaşka bir pozisyonda olabilirdik.
İyi mi oldu, kötü mü oldu bilemedim. Ama bildiğim bir şey varsa Mir'in ettiği küfürler, korumasına ve sıcak su torbasınaydı.

Karnımın acısına rağmen güldüm. O kadar çabalamıştı ki...

Koşar adımlarla salona geldi. Elinde tuttuğu şeylere baktığımda yanık kremi, sargı bezi gibi şeyler vardı.

Yanıma oturduğunda gözleri ıslak karnıma kaydı.

"İzninle." dedi ve kazağımı göğsümün altına kadar topladı. Sesimi çıkarmak yeni aklıma gelmişti.

"Ben hâlledebilirim." desemde beni dinlememişti.

"Uzan küçüğüm." dedi ve omuzlarımdan nazikçe bastırarak koltuğa yatırdı.

Daha fazla konuşmadım. O da konuşmadı ve işini büyük bir özenle yapmaya başladı.

Kafamı hafifçe kaldırıp kızarmış karnıma baktım. Çok fena yanmıştı.

Karnın yanmasa siz fena yanacaktınız.
Pardon?
Pardon çıkalı eşekler çoğalmış!

Mir'in elleri karnımda masaj yaparcasına dolanırken soğuk krem iyi gelmişti.

Krem mi,Mir mi?

Boş soruları yanıtsız bıraktığım için gözlerimi kapattım ve Mir'in işini hâlletmesini bekledim. Aradan geçen uzun zaman sonra Mir sargı bezini belime doladı. Yattığım yerden doğrulduğumda elinin kızarık olduğunu gördüm. Yine de kendini önemsemeyip beni düşünmesi canımı yaktı.

Ellerini ellerime aldığımda hoşnutsuz bir şekilde konuşmaya başladım.

"Mir elin çok yanmış. Neden krem sürmedin?"

Gözlerim elini incelerken bakışlarını benden çekmediğine emindim.

"Sen uzan, dinlen. Acımıyor zaten."

Kaşlarım kendiliğinden çatılırken ona döndüm.

"Ne demek acımıyor. Ver şunu!" Elindeki kremi aldım ve hâlâ tuttuğum eline özenle kremi sürmeye başladım.

Kafası sol omzunda, gözleri yüzümün her noktasında dolanırken nefes alışlarım kontrolsüzleşmişti.

Parmak boğumlarına kadar yanan eli içimin sızlamasına sebep olurken, beni daha fazla yanmaktan korumak için kendini yaktığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleştim.

Fırsattan istifade elini bir güzel incelemiştim. Kemikli ve damarlı elleri çok güzeldi.

Sapık var!

İşaret parmağını kaplayan kaplan zambak dövmesinde* parmağımı gezdirdim. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda yüzündeki gülümseme genişlemişti.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin