27.BÖLÜM

476 28 3
                                    

Freya'dan

Tüm vücudum gerginlikten kasılırken bakışlarım Mir'e döndü. Son derece rahat ve sakin görünüyordu. Onun sakinliği beni de sakinleştirdiği için rahat bir nefes aldım.

Arabayı evin önüne park etti. Arabadan inip kapımı açtı. Bakışlarım altın sarısı gözlerinde dolaştı. Güven verici bir tebessüm bahşetti. Gözlerim dudaklarına kaydı ve aynı tebessüm bende de oluştu.

Arabadan inmem için elini uzattığında bu tehlikeli davete icabet ettim. Elim avuçlarının içinde kayboldu. Arabadan indiğim an kollarımdan tutulup çekildim. Hızla beni çeken kişiye döndüğümde Ulaş abim olduğunu gördüm.

Ulaş abim kollarını belime sıkı sıkı dolayıp, başını boynuma gömdü. O esnada çıkan kavga sesleri bakışlarımı Mir'e çevirdi. Babam Mir'e yumruk attığında gözlerim irice açıldı. Hangi hakla vurduğunu bilmiyorum ama sinirden kalp ritmimin hızlandığını hissedebiliyorum. Ulaş abimden ayrılmaya çalıştığımda başımı göğsüne gömdü.

"Bakma Freya. O piç hakettiğini bulacak."

Hakettiği şey ölümüne dayak yemekse buna karşı çıkmak zorunda hissediyordum. Bana kötü davranmamıştı. Biyolojik ailemin yanında bile bu kadar huzurlu hissetmemiştim.

Abimi hızla ittiğimde geriye sendeledi. Kimse benden böyle bir tutum beklemediği için herkes şaşkın görünüyordu.

Babam hâlâ Mir'e vurmaya devam ederken hiddetle konuştum.

"Bırak onu!" Babam anında dururken Mir'in bakışları bana döndü. Evet, şu dakikadan sonra ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Babam Mir'den ayrıldığında, Mir az önce hırpalanmışa hiç benzemiyordu. Onu koruyuşum için hem şaşkın hem de son derece mutlu görünüyordu. Bu durum içten içe benim de mutlu olmamı sağladı.

Abilerim öfkeyle birbirine bakıyordu. Kimse neden durdurduğumu anlamadığı için içlerindeki öfkeyi bastırmaya çalışıyordu.

"Freya ne demek bırak? Bu adam seni kaçırdı! Bırak kıralım ağzını yüzünü."
Ahi sinirle konuştuğunda ona döndüm.

"Ne duyduysanız o. Şimdi buradayım işte. İçeri geçelim lütfen." Konuşmanın başlarında tamamen Mir'in tarafında gibi göründüğüm için son anda kıvırmaya çalıştım.

Abilerim her ne kadar gergin görünse de Berkin elini belime yerleştirdi.
"Tamam, kardeşim böyle istiyorsa bir bildiği vardır. Daha fazla uzatmayalım. Sen de siktir git." Son söylediklerini Mir'e bakarak söyledi. En az Mir kadar sakin görünüyordu. En azından aklı başında birileri var, diye düşündüm.

Mir sakince kafasını salladı. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama Berkin anlamış gibiydi. Herkese içeri girmesi için bağırdığında harekete geçildi.

"Girin artık şu lanet eve!" Belimdeki eli sıkılaşınca Mir'in bakışları, Berkin'in belimdeki eline kaydı. Kaşları öfkeyle kasılırken çenesi seğirdi.

"O eline dikkat et!" Geldiğimizden beri ilk kez konuşmuştu. Ama ses tonu bu ortama hiç uymayacak bir korkunçluğa sahipti.

Berkin kendisine hitaben konuştuğunu hemen anladı ve elini gevşetti. Bakışları Mir'e dönerken aynı ürkütücü sakinlik ona da bulaşmıştı.

"Mengü evine dön. Bir problem çıkmasın." Alttan alttan tehdit içeren bu cümle ortalığı kızıştırmıştı.

"Olay çıkmasın mı? Olay çıkmalı! Nasıl konuyu böyle kapatmaya çalışırsınız?!"
Uygar abim bu sakinliğe tezat delice bir sinirle konuştu.

Ulaş abim, Uygar abimin omzuna elini koyarak sakinleşmesi için sessiz bir uyarıda bulundu. Uygar abim uyarıyı anlamış olacak ki derin nefesler almaya başladı.

"İçeri geçelim. Herkes sakinleşsin. Mengü, en azından doğru yolu buldun. Kardeşimizi bize geri getirdin ama bu kadar. Artık gitme zamanı."

Herkes Mir'in gitmesi için son derece bir baskı uygularken Mir arabanın kaputuna yaslanmış öylece duruyordu.
Neden hâlâ durduğunu anlamıyordum. Muhtemelen benim içeri girmemi bekliyordu. Belki de özel konuşacak konuları vardı.

Berkin'e dönüp sessizce konuştum.
"Artık içeri girebilir miyiz? Daha fazla burada durmak istemiyorum."

Gözlerimin içine şefkatle bakıp hızla kafa salladı. Elini belimden çekmeden içeriye doğru ilerletti. Hızla ayak uydurdum ve içeriye girdik.

Bilindik koridorda ilerlerken salondan içeri girdik. Arkamızdan gelen diğerleri konuşmaları gereken bir konu olmadığını gösteriyordu. Demek ki Mir eve girmem için beklemiş. Araba çalıştırma sesini duymamla derin bir nefes aldım. Tamam, sonunda gitti. Artık endişelenmem için bir sebep kalmadı. Şimdilik sadece kendimi düşünmem gerekiyordu.

'İçeride konuşalım' diyerek herkesi susturmuştum. Şimdi içerideydik ama benim konuşacak bir şeyim yoktu.

O zaman ne mutlu sana(!)
Sağol sağol.

Evin salonu son derece geniş olsada içeride o kadar kalabalıktık ki sığamadık.
Bazıları ayakta kalırken ben, Ahi ve Berkin aynı koltuğa oturmuştuk.

Babam karşımdaki koltukta, elleri önünde bağlı bir şekilde duruyordu.
Onun yanında Yalçın abim aynı pozisyonda oturuyordu.
Geri kalanlar oturmak yerine ayakta ters bakışlar atmakla meşguldü.

Ahi ne kadar gergin olduğumu anlamış olacak ki elleri sıkıca ellerimi tuttu. Gözlerim gözlerine çevrilirken güven veren bakışlarıyla karşılaştım.

Sonunda salondaki boğucu sessizlik son buldu.

"Şimdi anlat lütfen Freya. Neden beni durdurdun? Orada ne yaşadın? O piç sana zarar verdi mi?" Babam sorularını yağdırırken cevap vermek hiç istemiyordum.

Sakinliğim Mir'den bulaşmış olacak ki rahat bir şekilde konuşmaya başladım.

"Anlatacak pek bir şey yok. Bunca zaman ortalarda görünmeyip, şimdi ona buna saldıramazsın. Orada bir şey yaşamadım. Ne yaşamam gerekiyordu bilmiyorum. Ayrıca bana zarar veren birinin arkasında duracağımı hiç sanmıyorum."

Konuşmam bittiğinde sakince nefesimi bıraktım. Herkes bana delirmişim gibi bakarken aklını daha çabuk toparlayan Akıner sözü devraldı.

"Tamam... Yani iyisin? Senin iyi olman bize yeter. Bırakmamızı istediysen bırakırız. Sen mutlu ol yeter."

Ahi başımı boynuna doğru çekti. Sıkıca beline sarıldım. İçimdeki tuhaf hisle mırıldandım.

"Çok yoruldum. Sadece uyumak istiyorum." Ahi elini saçlarımda gezdirdi.

"Uyu bir tanem. Ben senin kararına güveniyorum. Her zaman bir nefes kadar yakınındayım. Korkmadan uyu." Ahi'nin güzel kokusuna bu kadar yakın olmak beni mayıştırıyorken son duyduğum anlamsız fısıltılardı.

~~~
Selamlar

Bu bölüm tamamen can sıkıntısıyla yazdığım bir bölüm.

Umarım beğenmişsinizdir.

Yazım yanlışları varsa affola.

Bir sonraki bölüme kadar mutlu kalın.♡

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin