25.BÖLÜM

531 31 5
                                    

Freya'dan

Mir benim için mutfakta sıcak çikolata hazırlarken salonda L koltuğun köşesinde oturup etrafa şapşal bakışlar atıyordum.

Neden bir öpücük beni bu kadar şapşallaştırmıştı bilmiyorum. Sadece, bana bir asır gibi gelen ama sadece birkaç dakika süren öpüşmemiz, kendimi geri çekmemle sona ermişti.

Mir geri çekilmemden her ne kadar hoşlanmasa da bunu belli etmedi. Benden ayrılıp dinlenmem gerektiğini hatırlattı.

Saçlarımı okşarken boğuk çıkan sesiyle konuştu:
Yaramaz kızım bugün çok yorulmuş olmalı. Daha fazla geç olmadan yatman için sana sıcak çikolata yapıp geliyorum. Uslu uslu beni bekle, anlaştık mı?

Onaylarcasına kafamı salladım.

Mutfak salonun sağ tarafında kalıyordu. Benim boğazımdaki kuruluk ancak koca bir şişe soğuk su ile geçeceği için ayağa kalkıp mutfağa adımladım.

Mutfaktan içeri girerken sırtı bana dönük olan Mir, ısıtmış olduğu sütü bardağa boşaltıyordu. İçeri girdiğimi hissetmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Demek kızım yerinde duramıyor?" Tatlı bir ses tonuyla söyledikleri kıkırdamamı sağlamıştı.

"Sadece su almak istemiştim." Ben suçsuzum der gibi çıkan sesime karşılık gülerek bana döndü.

Dolaba doğru yöneldiğimde suç işlemiş küçük çocuklar gibi mırıldanışını duydum.

"Tüm soğuk suyu bitirmiş olabilirim." Bakışlarım Mir'e kayarken gülümsedim.

"Boğazım kurudu." İtirafım karşısında yanlış şeyler anlamış olabilir. Yüzündeki sırıtış da bunun ispatı resmen!

Bana doğru bir adım atmasıyla konuşmaya başlaması eş zamanıydı.

"Sıcak bir içecek iyi gelmez o hâlde?" Elindeki kupayı bırakmadan bana doğru adımlamasıyla bir adım geriye gittim.

"Gelmez herhâlde?" Sertçe yutkunmamla gözleri boynuma kaydı. İşin içinden çıkamayacak kadar boka batmış gibi hissediyordum. Ne kaçmaya çalışıyordum ne de itiraz ediyordum. Bu adam bana hiç yaramamıştı.

Boşta duran eli boynumu kavrarken canımı acıtmıyordu. Tutuşu son derece nazikti ve istesem elinden kurtulabileceğim kadar alan sağlıyordu.

Yutkunmamı bastıramadığım da boynumdaki eli, yutkunmamla oluşan çıkıntının üstünde gezinmişti. Gözleri aynı koyuluğu taşırken, gözleri aralık olan dudaklarımdaydı. Tüm vücudu kasılırken sonunda konuşmak aklıma geldi.

"Su- su alabilir miyim?" Elini tenime sürterek, yavaşça çekmesiyle derin bir nefes aldım. Hiç konuşmadan bir bardak çıkardı ve doldurdu. Suyu bana uzatırken gözlerinin koyuluğu geçmemişti. Sessizce suyumu içtim. Bardağı elimden alıp yanında duran adaya bıraktı.

Elimden tutarak salona ilerlerken sessizliğini sinir bozucu bulmuştum. Kaşlarım kendiliğinden çatılırken o bunu görmüyordu.

Az önce kalktığım yere birlikte oturduk. Bacaklarımı üstünde toplarken, biraz önce bu pozisyonun sonuçlarını bizzat yaşamıştık.

Elindeki sıcak çikolatayı dudaklarıma yaklaştırdığında ufak bir yudum aldım. Çok sıcak olmadığı için rahatlıkla içebilirdim.

Mir gözlerini bile kırpmadan bana bakarken, sanki her hareketimi ezberlemek istiyordu.

Bakışlarından utandığım için gözlerimi sürekli kaçırıyordum. Sonunda sessizliğini bozdu.

"Benim küçüğüm neden bana bakmıyor?"
Yüzündeki kusursuz tebessümü görmek bakışlarımı kaçırmamı engelledi.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin