35.BÖLÜM

384 24 4
                                    

Ellerimdeki bardağı yavaşça tezgâha bıraktım. Belime dolanan kolları kalbimin ritmini bozmaya yetti. Başını boynuma yaslayıp derin öpücükler bıraktı. Kollarının arasında, titrememi durduramadım. Kısık gülüşü kulaklarıma ulaştığında nefes anlamadığımı hissettim.

Başımı sağ omzuma doğru yaslayıp Mir'e daha geniş bir alan sağladım. Saçlarıma parmaklarını geçirdi ve kafamı geriye doğru çekti.

Dudaklarımın arasından firar eden kısık inilti, boynumu ısırmasına sebep oldu. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve sessiz kalmayı başardım.

Her an evdekilerden birisi buraya gelebilirdi ve Mir şu an bunu umursuyor gibi görünmüyordu.

"Benim tatlı kızım." Soru sorar gibi çıkan sesine mırıldanmam eşlik etti. Dudakları arasında sıkıştırdığı tenim tatlı bir sızı bırakmıştı.

"Çok özledim... Çok çok özledim ve bunun nasıl mümkün olduğunu anlamıyorum."

Ben de özledim, demek isterdim ama ağzımı açtığımda tek çıkacak olan arsız iniltilerdi.

Saçlarıma doladığı parmakları usul usul saçlarımda dolandı.
Kafamdaki sargıya yavaşça dokunduğunda kesik bir nefes aldı.
Sanki benim canımdan çok onun canı yanıyordu.
Kafasını boynumdan çekip, enseme yakın bir yerde bulunan sargıya ufak öpücükler bıraktı.

"Bu yaranın sorumlusu benim değil mi küçüğüm?" Sorusuyla kaşlarım çatıldı. Neden kendini suçluyordu?

"Hayır." Kısık çıkan sesime cevap olarak beni kendine çevirdi. Bakışlarım, bu karanlıkta bile parıldayan, sarının en güzel tonuna çevrildi.

"Biliyorum." Ama ben neyi bildiğini bile bilmiyordum.

"Tamamen benim sakarlığım olan bir konuda neden kendini suçluyorsun?"

Yüzünü net olarak göremesem bile dudaklarının kıvrıldığını anlamıştım.

"Sakarlık demeyelim şimdi. Ufak bir pürüz sadece." Alay içeren sesine gülmeden edemedim.

Fısıldayarak konuşmama rağmen o gayet normal bir ses tonu ile konuşuyordu.

"Öyle de denebilir." Ellerini tekrar saçlarıma doladığında alt dudağımı ısırdım. Bakışları hızla dudaklarıma çevrildiğinde göğüs kafesi hızla yükselip alçaldı. Boşta kalan eli alt dudağımda gezindiğinde sertçe yutkundum.

"Affet beni." Tam neden diye soracaktım ki dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudağımdaki yumuşak baskı hareketsiz bir şekilde duruyordu.
Karşılık vermek istiyordum ama kımıldamıyordu. İlk hamleyi benden beklediğini anladım ve alt dudağına dişlerimi geçirdim. Aceleyle karşılık verdiğinde sağ elimi göğsüne, sol elimi saçlarına geçirdim. Dudaklarımı sömürürken sakince karşılık veriyordum. Üst dudağımı yalayıp, emmesiyle inlememi tutamadım.

Nefes almak gittikçe zorlaşırken açık olan ağzından soluklanıyordum. Ben onun nefesini tüketirken o beni tüketiyordu.

Dudaklarım acımaya başladığında salondan bir tıkırtı yükseldi.
Panikle ayrılmaya çalıştığımda bırakmadı. Korku iliklerime kadar işlerken göğsündeki elimi, onu itmek için kullandım.

"Freya! Sen mi uyandın?" Akıner'in sesini duymamla tüm dünyam tersine döndü. Şu an mutfakta beni kaçıran adam ile öpüşüyordum ve biyolojik abimin bizi basma olasılığı yüzde yüz gibi bir şeydi.

Freya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin