Belki zor bir yoldur bu ve çok korkuyorsundur,
Ama kolay sana bakarken.Bence korktuğun kadar yok,
Mutsuz bir son mümkün değil.Lütfen inan bana bakarken.
Söyle, hissettin mi kelebekleri midende?
Konuşurken, dokunurken, bana bakarken.Sana Bakarken
Dolu Kadehi Ters Tut
Gözlerimi ondan alamadığım için, ne yazık ki kahvaltı da edemiyordum. Çünkü önümdeki tostu yemek yerine gözlerimin Esra'ya hapsolmasına izin veriyordum.En çok da kıvırcık saçlarına bakıyordum; en son evliyken görmüştüm saçlarını böyle.
Ya da boşandığımız ilk birkaç dakika da denebilir. Beni terk ettiği an, üstünde siyah bir kazak vardı, onun da üstünde siyah montu vardı, altında da siyah pantolonu. Kıvırcık saçları o zaman beline kadar uzanıyordu ve beni terk ettiğinde, arkasına bakmadan beni o adliyenin önünde bıraktığında rüzgardan uçuşan kıvırcık saçlarıydı son gördüğüm.
Sonra adliyeye girdi. Ne kadar süre orada beklediğimi hatırlamıyordum, hatta oradan nasıl adliyeye girdiğimi bile hatırlamıyordum.
Hatırladığım adlarımızın seslenildiğiydi, son kez Esra Korfalı'yı duymuştum. Ona son kez Esra Korfalı denmişti o gün.
Yanımda Tarık Hoca'mın arkadaşının eski bir öğrencisi vardı, o ayarlamıştı bana onu yoksa avukat da bulamazdım.
Salona girdik, kimsenin yüzüne bakmadım, Esra'ya bile bakmadım. Kendi yerime geçtim, Esra da karşıya.
Hakim bana sordu, boşanmayı kabul edip etmediğimi. Etmiyorum, diye bağırmak istedim. Ben bu kadına âşığım, onu bırakamam, demek istedim ama tek yaptığım başını sallayıp evet demek oldu.
Sonra Esra'ya sordu, evet diyeceğinden adım kadar emindim, hayatımın yıkımını yaşıyordum, kalbimi paramparça etmişti ve parçaları akciğerime batıyordu. Nefesimi kesiyordu, anlayamıyordum, idrak edemiyordum.
Bir umut belki istemediğini söyler diye baktım ona, bir kez daha baktı bana, çok kısa bir an baktı ve hakime dönüp başını salladı.
Tekrar umutlarımı yıktı, yere atıp kırdığı kalbimin parçalarına basarak onu tuzla buz etti ve nefesimi kesmeyi umursamadı.
Ağlamamak için direndiğimi hatırlıyordum, daha fazla güçsüz durumuna düşmemek için direndiğimi ve gözlerimi yalnızca yere diktiğimi.
Hakim boşandığımızı resmen söylerken yalnızca yere bakmıştım, içimden saymıştım.
Evet demem ve duruşmanın bitmesi arasında tam 318 saniye vardı. 5 dakika 18 saniye içinde 'yuvam' yıkılmıştı, sevdiğim kadını kaybetmiştim. 318 saniye çok kısaydı ama benim kalbimin karanlığa gömülmesine yetecek kadar da uzundu.
Dipsiz bir kuyunun en dibine çakılmama yetecek kadar uzundu 318 saniye.
Ve sonra salondan çıktı, son bir kez baktı bana, asla unutamayacağım şekilde baktı ve ben o bakıştan hiçbir zaman hiçbir şey anlamadım, çünkü artık onu tanıdığıma inanmıyordum. Çünkü 4 yıl boyunca beni hiç sevmediğini anlayamadığım bir kadının bir bakışında bir şeyler anlamam imkansızdı.
Duruşmadan çıktığımızda ve ben onun peşinden son bir umutla çıktığımda tek gördüğüm rüzgarın savurduğu kıvırcık saçlarıydı.
Saçlar kesilse bile anıları diplerinde saklamaya devam ederdi ve şimdi Esra'nın saç diplerindeki anılar rüzgarın etkisiyle gözlerimin önünde savruluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Beni Güzel Hatırla | Esra & Ozan
Fanfiction"Zaman ilaç derler ya Esra, ellerin neden uzak hâlâ?"