12. Bölüm

79 6 0
                                    

• SESSİZ ÂŞIKLAR •
                       Mahi Nehar
                      

            • SESSİZ ÂŞIKLAR •                        Mahi Nehar                      

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



BÖLÜM 12: BOZGUNA UĞRATILAN DUYGULAR


Öfkeyle merdivenleri aşmış, bir hışımla odama girerek, sert bir şekilde çarpmıştım kapımı. Kırgındım, kızgındım ağabeyime. Olanları bir türlü kabullenmek istemiyor, Halfeti'ye geri geldiğim için lanetler yağdırıyordum kendime. Nasıl gözlerimin içine bakarak o iğrenç sözleri bana söyleyebilmişti ağabeyim? Nasıl olurda bu kadar korkunç bir şekilde karakteri değişebilmişti? Sahi, ağabeyim önceden mi böyle biriydi? Yoksa hep mi böyleydi de ben mi çok geç fark etmiştim? Onu artık tanıyamıyordum. O benim tanıdığım adam olmaktan çok uzaktı.

Öfkeyle volta atmaya devam ettiğimde, Asi gelmeden hemen önce çıkardığım kıyafetlerim dikkatimi çekmişti. Duş alırsam bana iyi geleceğini düşünerek yatağıma doğru yönelmiş, kıyafetlerimi ellerimin arasına almıştım çabucak. Banyoya doğru hareket ettiğimde sakinlikten uzak, gazabın deryasına düşmüş, müşkül bir insan gibi kapı kulpuna doğru uzanmıştım. Düşündüğüm bir ton şey arasında sürekli aklımı meşgul eden başka biri daha vardı. Bu kişi, Asi'den başkası değildi; ne yazık ki.

Acaba şu an durumu nasıldı? Ona kızan arkadaşının teyzesi yüzünden, iyi hissediyor muydu? Bütün bu sorular, zihnimi meşgul eden sabit düşüncelerimle birlikte, adeta kapkaç halindeydi. Nefesimin soluk borumda kemikleştiğini hissederek, duygularım öfkeyle haykırma arzuma ket vurduramamıştı.

"İyi olması gerekiyor, iyi olmaya çalışmalıydı. Hayır, kesinlikle iyi olacaktı!" dedim kırık bir edayla. Zihnimi alabora eden salt düşünceleri bir kenara itekleyip duşa girdim.

Sıcak su, fiskeden taştığında tenime korkarak tutarsızca dokunuşlar kondurmaya çalışıyordu. Sahteliğin ve güvensizliğin dolu olduğu bu yalan dünyaya, bir süreliğine gözlerimi yummuştum. Keşke hiçbir şekilde var olmasaydım. Keşke böyle iğrenç bir olay yüzünden, ağabeyimle karşı karşıya gelmek zorunda kalmasaydım. Temelsiz bir binayı andıran zihnim, çatırdıyordu sanki. Gözlerimi yumdukça, Asinin kederle bakan gözleri, her seferinde içimi acıtıyordu. Bakışları, kahve dolu harelerimi her ziyaret edişinde kendimle olan kavgam gittikçe büyüyor, beni bir yanardağ gibi her an patlayacak kıvama getiriyordu.

Elimi fayansa doğru dayadığımda hızla dudaklarımı aralamıştım. "Bakma bana öyle, bakma!" diyerek öfkeyle solumuştum. "Neden unutamıyorum, neden?" diyebilmiştim çaresizce sözlerimi noktalarken. Ellerimi istemsizce sıkarak yumruk yapmıştım. Haddi hesabı olmayan bir kinle, beni rahat bırakmayan sözleri, sürekli anılarımda oynatmak aşırı derecede yoruyordu beni. Öfkeliydim, evet. Ama bu öfkem, Asi'ye değildi kuşkusuz. Kendime ve ağabeyime olan, dumanı hâlâ üzerinde tüten somut bir nefrete ev sahipliği yapıyordu kalbim.

SESSİZ ÂŞIKLAR [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin