• SESSİZ ÂŞIKLAR •
Mahi Nehar
BÖLÜM 11: ÇANHIRAŞ YIKIMÇaresizliği kovalıyordum, tenhalığa aşina olmuş yüreğimle birlikte. Sanki ölümün soğuk nefesini ensemde hissediyordum. Tenim buz kesmiş, ruhum üşümüştü acı gerçekler karşısında. Yaşanan bunca olumsuz şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak, sahiden bu kadar kolay mıydı? Araçtan inmeye çalıştığım sırada babam yanıma doğru gelmiş, kolumdan tuttuğu anda ise eve doğru zorlukla adım atabilmiştim. Kapıyı, endişelendiği her halinden belli olan annem, korkuyla aralamıştı. Boynuma hızla sarıldığında en güvenli limanda olduğumu bilerek, ruhumu dinginliğin ve huzurun engin denizine rahatlıkla bırakmıştım. Kendimi, annemin kucağına doğru iyice bıraktığımda iki damla gözyaşı mahzeninden firar edip yanaklarımı kamçılamıştı sanki.
Melis'in yanında tutmakta zorluk çektiğim gözyaşlarımı, şimdi isyankâr bir şekilde sığınağımda akıtmaya başlamıştım. Beni bu hâlde gören annem, önce babama, ardından merhametli bakışlarını tekrardan üzerime doğru çevirmişti.
"Ne oldu kızım sana?" diye sormuştu, korku bedeninde isyankâr bir asker gibi gezinirken.
Sahi, ne olmuştu bana? Ne olmuştu bize böyle? Bu soruyu, yol boyunca kendi benliğime defalarca sorup durmuştum. Milyon kez düşünüp dursam da hiçbir şekilde bu sorunun bir yanıtı yoktu maalesef. Anneme hiçbir şey diyemeden ağlamaya kaldığım yerden devam etmiştim. Bazen suskunluk, cevapları beklenen soruların, en masum yanıtıdır.
Annemin elleri titrerken, kaygıyla babama bakmış olacak ki, "İshak, neden ağlıyor Asi?" diye sormuştu merakla. "Bir şey söylesenize!"
Babam bakışlarını kaçırmadan, "Melis ile alakalı Hanım." diyebilmişti sadece. "Bırak ağlasın, içinde tutmasından iyidir. Asi başka türlü rahatlayamaz, yoksa. Müsaade ette, şimdi odasına çıksın."
"Ama İshak?" diyerek güçlükle konuşmuş, itiraz dolu bir sesle babama doğru bakmaya devam etmişti annem.
"Ben sana olanı biteni, birazdan anlatırım Zühre." dediğinde babam arkadaşıma dönüp, "Hümeyra, kızım. Sen Asiyi al, odasına götür. Bu gece biz de kal, zaten vakit epeyce geç oldu. Ben babanla konuşurum kızım, merak etme."
Hümeyra pürdikkat babamı dinlediğinde onay dolu bir kafa sallamasıyla bana doğru yaklaşmıştı. "Peki, İshak amca. Asi, gel güzelim." dediğinde omuzlarımdan kavramış, yukarıya çıkmak için merdivenlere doğru yönelmiştik, aklımda hâlâ Melis'in son sözleri uçuşup dururken.
•*•*•*•*•
Hümeyra, kapıyı açtığında bitkin bir şekilde içeriye doğru girmiştim. Odamın boğuk havası, sanki o an nefesimi kesmeye yetmişti. Bir anda nefes alamayacakmışım gibi korkuyla pencereye doğru ilerlemiş, güçlükle camı açabilmiştim. Yüzümü naifçe yalayan temiz hava, yasa bulanmış gözyaşlarımı okşamak için tenime doğru esmişti. Bu bir yıkım mıydı? Yoksa bir yok oluş muydu? Dostluğa ve kardeşliğe olan azimli bağımız, haince kesilmiş miydi yani? Düşüncelerimi ayakta tutmaya çalışan iskelem, tekinsizce çatırdıyordu şimdi. Görkemli canhıraş serzenişlerimle, ördüğüm surların altında kalıyordum sanki. Ben, gittikçe iyi yanlarımın verdiği çaresizliğin enkazına doğru gömülüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÂŞIKLAR [TAMAMLANDI]
Spiritual#Romans🥇 #Gençromantik🥇 Bu şehir; bizim sessiz haykırışımıza şahit. Sevdalılar Kervan'ının en talihsiz sevdalılarıyız. Sevip kavuşamayan sessiz âşıklarıyız. Kimi severken yaşlanır, kimi özlerken... Biz hem sevip hem de özlerken yaşlandık. Söz yüre...