34. Bölüm

55 6 0
                                    

            • SESSİZ ÂŞIKLAR •
Mahi Nehar

            • SESSİZ ÂŞIKLAR •                        Mahi Nehar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



BÖLÜM 34: FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK






Hayat, bize sunulan rüyadan başka neydi? Düşlerimizi, umutlarımızı siyahın buruk tebessümüne hizalayan yaşam, bizden daha ne kadar çalmaya devam edecekti? Bizler böylesine yıkık bir şekildeyken daha ne kadar kaybedecektik? Acıyla karışık gözyaşları içinde toprağa bahşedilen duygularımız hak etmiş miydi bu sonu? Kaburgaların altında sarılı kalbini, kara bir tabutun içine almıştı müzmin bir kederle bakan genç kız. Gözünü kırpmadan ellerinin arasına aldığı silahın tetiğini çekmişti. Dünyası zaten karanlığa teslim olmadan, hoyratça balçıkla sıvazlanmıştı. Duyduğu uğultulu sesler zihnini alabora ederken, görmezden geldiği dünyası çığlık çığlığa serzeniş içindeydi. O bir kere gözünü kör etmişti, vicdan nedir bilmeyen hükümsüz yüreklere.

Asi, telaş içinde oradan oraya koşturan doktor ve hemşireleri, saniye arayla hatırlamıştı. Gözlerinin önünden geçen anıları, yok oluşuna doğru adım adım ilerliyordu. Her bitiş bir başlangıçsa eğer, bu sonun başlangıcı nasıl olacaktı ki? Ne demişti yüreğini ağzına getiren hemşire? Kendini bile görmezden gelen Asiyi bu hâle getiren kelime de neyin nesiydi böyle? Şüphesiz, duyduğu acının haddi hesabı yoktu şimdi!

'Hastanın kalbi durdu!'

Hatırına delice kazınan ses, yüreğine ansızın bir kasvet darbesi gibi çöküvermişti. Karşısında ölümün soğuk nefesini ensesinde hisseden Adnan Behramoğlu duruyordu. Asi, namluyu şakağına doğru dayandığında kurumuş dudaklarını araladı.

"Şu an..." dediğinde gözleri kızıllığın asaletiyle gözyaşlarının buğusuna çevrelenmişti. Bekledi... "Şu dakika alsam canını, seni kim benim ellerimden kurtaracak?" dedi nefret dolu bir sesle tıslarken.

Adnan, iki kolunu yana doğru açmış, hafif aralık kalmış dudakları arasından kardeşi Ömer'e bakmıştı. O gün genç adamın ofisinde itiraf ettiği şeyi kullanacaktı şüphesiz. Ömer'in, Asi'ye olan sevgi sözcüğü, bugün kumar masasına kalleşçe çıkacaktı. Yerinde duramayan Adnan, canına kasteden Asi'ye buruk bir gülümsemeyle bakmıştı.

"Ömer..." dediğinde zikrettiği ismi duyan Asi, kaşlarını hızla çatmıştı; çünkü genç adam da artık onun görüş alanına girmişti. Adnan keyifle genç kıza doğru baktığında dudaklarını yeniden aralamıştı.

"Kardeşim Ömer tabii ki. Beni senin ellerinden o kurtaracak." dediğinde Asi ürkütücü gülümsemesiyle Ömer'e doğru bakmaya devam etmişti. Konunun muhatabı olan genç adam hiddetle ağabeyine dönmüş, ne yapmaya çalıştığını sonunda anlamıştı.

"Sakın..." dedi dişlerini öfkeyle sıktığında. "Sakın bunu yapma abi!"

"Neyi Ömer ha? Söyle, ağabeyin neyi yapmayacak? Daha yapmadığı ne kaldı Allah'ın cezaları!" diye sormuştu nefretle bağıran Asi.

SESSİZ ÂŞIKLAR [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin