42. Bölüm

48 6 0
                                    

• SESSİZ ÂŞIKLAR •
                       Mahi Nehar


            • SESSİZ ÂŞIKLAR •                        Mahi Nehar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



BÖLÜM 42: YÜREKLERİN RAYİHASI



Gece; insanın korkusu arasında zindanı yerine, kimi zaman evi oluyordu. Sığınacak yer bulamayınca, hissizce zifiri karanlığa teslim edilirdi ruhlar. Kaçışlar engebeli sarp yollara müptela olurken, yok oluşlar düzlükten şarampole meftun kalırdı körpece. Ömer, evden çıktığında ardında bıraktığı babasını düşündü, annesini ve beraberinde diğer aile fertlerini. Sıkıntıyla dişlerini sıkmış, bir seferde solumuştu nefesini. Sonra ağabeyi Adnan'ı düşündüğünde yeniden öfkelenmişti. İçinden huzurunu, bir kez daha görmek için can attığı sevdasını anımsamıştı. O ela gözlere her baktığında yüreğinde hareketli tempolara vesile olan bakışlarını zihninde canlandırdı. Adımları yavaş, atımları delicesineydi şimdi genç adamın.

Yolda giderken aradığı dostu Kayahan'ı bekliyordu öylece Ömer. Yalnız, kimsenin geçmediği kuytu bir bankta, düşüncelerinin hezeyanı arasında çaresizce oturuyordu. Kayahan elleri cebinde, yanına doğru geldiğinde onu fark etmemişti bile genç adam.

Kayahan, bir hayli dalgın görünen arkadaşına dokunarak dudaklarını araladı. "Karadeniz'de gemilerin battı sanırım?" diyerek tebessüm etmişti, yanına doğru oturduğunda. Ömer, arkadaşının yüzüne bakmış, sonra kızarmış gözlerini tekrardan daldığı yöne dikmişti.

"Karadeniz'i bilmem, ama benim limanım da o gemi çoktan battı." dedi hüzün dolu bir sesle.

"Yapma be usta... Bu kadar üzüntü ne diye?"

"Asi..." dedi iç çekerken Ömer. "Her şeyi bütün gerçekliğiyle anlattıktan sonra hiç düşünmeden evlilik teklifi yaptım. Tek bir söz dahi etmeden öylece çekip gitti yanımdan biliyor musun?" dedi dostuna kederle bakmaya devam ettiğinde.

"Bu kötü olmuş. Şimdi ne desem bilemiyorum ki birader." diyerek elini Ömer'in bükülen omzuna doğru atmıştı Kayahan da.

"Diyecek pek bir şey kalmadı." dedi Ömer. Sıkıntıyla iç çekmiş, buhranla dudaklarını aralamıştı. "Gidiyorum..." dediğinde Kayahan dostuna doğru şaşırarak baktı.

"Bu da ne demek?" dedi anlayamayan genç adam. "Nereye gidiyorsun?"

"Duydun, iki gün sonra Ankara'ya geri dönüyorum Kayahan. Burada kalıp daha fazla acı vermek, acı çekmek istemiyorum ben." dediğinde başını önüne eğerek ellerini birbirine doğru tokuşturmuştu.

"Gitmek sana göre daha iyi bir çözüm mü sence Ömer?" diye sormuştu Kayahan. "Gitsen her şey çözülecek mi sanıyorsun sen be kardeşim?"

"Kalmanın olmayan nedenlerine inat, gitmenin anlamına sarılıyorum." diyebilmişti, katliam düşüncelerini bertaraf etmekte zorlanan genç adam. Sessizlik çökerken iki gencin dünyasına, gecenin acı dolu çığlıkları narasını bu kentin karanlık sularında çınlatıyordu âdeta. Hiçbir şey yapmadan öylece sessizce oturdular. Kayahan dostuna doğru acıyla baktığında onun gideceği gerçeğiyle yüzleşmemek için kendini zorluyordu.

SESSİZ ÂŞIKLAR [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin