8

563 52 10
                                    

Dennis sanki kendini sevdirmeye çalışıyormuş gibi beni sık sık krallığın içinde küçük randevulara çıkarmaya başladı. Bu çabası oldukça komikti çünkü onu sevmem mümkün değildi ve zaten içten içe o da onu sevmemi umursamıyordu. Onunla evlendiğim sürece ondan deliler gibi nefret etsem de, ona körkütük aşık olsam da onun için aynı olacaktı. O sözünü geçirdiği sürece hislerimin bir önemi yoktu.

Zaten bu krallıkta kaç tane aşk evliliği yapılmıştı ki? Anne ve babamı bile bu kategoriye sokmam mümkün değildi, evet belki zamanla birbirlerine aşık olmuşlardı ya da öyle olduğunu iddia etmişlerdi ama işin başında onlar da sadece kendi krallıklarının refahını sağlamaya çalışan iki genç yabancıydı. 

Bu saçma randevuların tek iyi yanı herhangi bir bahaneyle Lalisa'yı da yanımızda getirmeyi başarıyor olmamdı. Lalisa orada olduğunda hem evlilik konusunu açmamız mümkün olmuyordu hem de ben Lalisa'nın varlığının tadını çıkarabiliyordum. Dennis yalnız kalamamamızdan rahatsız olsa da sesini çıkarmamaya çalışıyordu. 

Büyük bahçenin zambaklarla dolu bölümünden geçerken gözlerimi Lalisa'dan ayıramıyordum. Zaman geçtikçe ondan ayrı kalmak daha da zorlaşıyordu sanki. Hislerimi belli etmem söz konusu bile olamazdı ama içimde ona karşı yükselen sıcaklık neredeyse kendini ele verecekti. 

Lalisa kesinlikle zambaklardan daha güzeldi. Beyaz, mütevazi elbisesinin içinde yavaşça yürüyüp meraklı bir çocuk gibi etrafı izlerken ne kadar büyüleyici göründüğünün farkında bile değildi ve bu onu belki daha da güzel yapıyordu. Onunla yalnız vakit geçirmek için yollar ararken manzarayı izlemekte sakınca görmüyordum. 

Manzaranın büyüsüne kapıldığım anda her güzel şeyi mahvetmeye yeminli olan Dennis'in can sıkıcı sesi yükseldi. 

"Lalisa, dün gece atımın yarasıyla ilgilendin değil mi?"

Lalisa kendinden emin şekilde başını salladı. 

"Güzel, yarına hazır olsa iyi olur. Kraliçeyi sarayın dışındaki ormanda gezdirmeyi planlıyorum."

Bana bakıp sevimsiz bir gülüş sundu. Lalisa'yla yalnız kalma planları yaparken tüm günü sarayın dışındaki ormanda Dennis'le geçirmek acımasız bir şakaya benziyordu. Bundan kurtulmak için aklıma gelen ilk yalanı söyledim. 

"Ben...at binmeyi bilmiyorum. Yani olmaz. Bu yüzden gelemem."

Dennis şaşkınca yüzüme baktı. 

"Ah. At binme konusunda iyi olduğunuzu duymuştum oysa..."

"Hayır tersine. İyi olmak bir yana atlardan çok korkarım ben!"

O sırada Lalisa'nın at binme konusunda iyi olduğunu söylediğini hatırladım. 

"Ama öğrenmek istiyorum!"

Dennis alaycı bir gülüşle başını salladı. 

"Anlıyorum... size öğretmekten onur duyarım kraliçem."

"Hayır! Yani... sizin başka işleriniz olacak, böyle önemsiz bir şeyle vakit kaybetmenizi istemem... Lalisa bana öğretebilir."

Alttan alta egosunu okşamam hoşuna gitmiş olmalıydı ki bu teklifi hemen kabul etti. 

"Pekala Lalisa, artık kutsal bir görevin var..."

Sanki çok komik bir şey söylemiş gibi kendinden emin bir ifadeyle ekledi. 

"Ama maaşına zam yapmam ona göre!"

Bu kadar itici olmak için çaba sarf ediyor olmalıydı. Yine de oldukça saçma cümlesi karşısında gülümsedim çünkü istediğimi almıştım. Sonunda Lalisa'yla yalnız kalabilecektim.

Queen's Wish |jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin