Yoon'un kaderi ne oldu bilmiyorum. Bana sadece öldüğü haber verildi. Bu gemide mi olmuştu yoksa halkın linçinden mi kaçamamıştı bilmiyorum. Kafamdaki parçalar oturmaya başladıktan sonra ondan o kadar nefret etmiştim ki hikayesinin sonunu okumak bile istememiştim.
Yüzü gözümün önüne geldiğinde yaşayabileceğim çocukluğu, babamın beni sevme ihtimalini ve annemin sadece bir yağlıboya portreden gördüğüm tebessümünü düşünüyordum. Yoon tüm ihtimalleri almış ve ateşle dolu bir çukura fırlatmıştı. Küçükken ormandan topladığım dallarla yaptığım bebeğin fırlatılmasına yol açtığı gibiydi bu, ama elbette daha çok canımı yakıyordu.
Dennis varını yoğunu kaybetmiş kendini ruhunu kurtarmaya adamıştı. Onunla ilgili sadece uzak bir kasabada kendine yeni bir hayat kurmaya çalıştığını duydum.
Duyduklarımdan sonra adaleti sağladığımı düşünsem bile toparlanmam oldukça uzun zaman aldı. Lalisa yanımda olmasaydı belki de bunu başaramayacaktım.
Ama başardım ve benim hikayemin sonu Yoon'unkinin aksine bilinmeyi hak ediyor. Dinlenmesi, okunması ve aktarılması gereken bir hikâye ve işi tarihçilere bırakmak istemiyorum çünkü en önemli kısımları atlayacaklarını hissediyorum.
En önemli kısım elbette Lalisa. Kraliçe Lalisa.
Lalisa daha çocukken alevler arasında kaybettiği tahtına oturdu. Annesinin ve babasının gölgesinin vurduğu o tahtta yıllarca hüküm sürdü tahmin ettiğim gibi olmuştu; en adaletli, en soylu ve en güzel kraliçeydi.
Her yıl krallıklarımızın bir araya geldiği şölenler düzenledik ve her şöleni ikimizin yaptığı at yarışıyla tamamladık, at yarışını kaybeden kişi bir sonraki şölenin ev sahipliğini yapacaktı. Lalisa'nın krallığı henüz yeni kalkınmaya başladığı için seneler boyunca yarışı bilerek kaybettim.
Evlenmemiz mümkün olmadı ancak birbirimize ölene kadar sadık kalacağımıza yemin ettik. Elbette bana İngiltere'den gönderdiği şiiri çevirdi, annesinin pelerinine kavuştu ve ben de inci küpemin tekine... Birbirimize verdiğimiz tüm sözleri tuttuk. Sadakat sözünü de şimdi 82 yaşında hasta yatağımda hatırladığım tek şey onun yüzü. Belki de kavuşma zamanımız yaklaştığından yüzü hayalimde her an daha da netleşiyor.
Tahtımı bırakabileceğim bir varisim yok. Hayatta en güvendiğim dostlarım da artık benim kadar yaşlılar bu yüzden tahtımı halkıma bırakıyorum, onların neleri başarabildiklerini defalarca gördüm kendi krallıklarını yönetebilecek kadar güçlü olduklarından da son derece eminim. Son isteğimi de belirttiğime göre artık huzurla uyuyabilirim. Bu hafta Lalisa'nın anıtına yasemin bırakamayacağımı hissediyorum, sanırım bu defa ona çiçek buketini kendi ellerimle vereceğim.
....
(Günümüz)
Üniversitenin tarih bölümü Kraliçe Jennie'nin yeni keşfedilen mektubuyla çalkalanıyordu.
Profesör Chung burnunun ucuna düşen gözlüğü sıkıntıyla geriye ittirdi ve meslektaşlarına döndü.
"Bu mektup tüm müfredatı değiştirecek."
"Hepsini değil," dedi genç asistan.
"Sadece Kraliçe Lalisa ve Kraliçe Jennie'nin en iyi arkadaş olduğunu anlattığımız kısımlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanfictionBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.