26

443 49 22
                                    

Lalisa eliyle toprağa bir şeyler çizerken tekrar sordum.
"Gitmek istiyor musun? İstemiyorsan kimse seni buradan gönderemez."

Bir binicilik dersi daha sona ermişti. Bunun bir süre için son dersimiz olacağına dair acımasız bir his vardı içimde.

Lalisa omuz silkti. Ona kendi odamdan aldığım kağıt ve kalemi uzattım, bana net bir şeyler söylemesine ihtiyacım vardı. İsteksizce kalemi ve kağıdı aldı. Bir şeyler yazmadan önce uzun süre düşündü.
"Kararsızım."

Başımı salladım. Böyle olması normaldi.
"Neden kararsızsın?"

"Yeni bir ülke kulağa korkutucu geliyor."

"Yine de iyi bir şans olabilir," dedim belli belirsiz. Gitmesini istemiyor olsam da onu buna ikna etmemek için kendime söz vermiştim. Eğer potansiyelini harcamasına sebep olursam kendimi affedemezdim çünkü. Söylediğim şey karşısında başını salladı.

"Bir daha böyle bir şansım olur mu bilmiyorum. Yine de kararsızım."

"İyice düşünmelisin."

Bir süre bir şey konuşmadan oturduk. Sonra aniden sordum.
"Sence bir anda nereden çıktı bu fikir?"

Dudaklarını "bilmiyorum" der gibi büktü.

"Ben de bilmiyorum."

Gitmeliydi. İçten içe bunu biliyordum. Eğer İngiltere'ye giderse ona biçilmiş görevin dışına çıkabilirdi. "Hizmetkar" değil çevirmen olabilirdi, gerekirse Dennis'ten bağımsız bile çalışabilirdi.

"Bu iyi bir fırsat Lalisa."

Kalemi aldı ve gülümseyerek bir şeyler karaladı.
"Benden sıkıldınız ve gitmemi mi istiyorsunuz?"

"Hayır bu mümkün değil!"

Kıkırdadıktan sonra daha ciddi bir ifadeyle ikinci bir cümle yazdı.
"Gitmemi istiyor musunuz?"

Düşündüm. Ne cevap verebilirdim bilmiyordum. Olabildiğince ortalama bir cevap olmalıydı ama hislerim buna izin vermiyordu.

"Senin için en iyisini istiyorum."

Cevabımdan tatmin olmamış gibiydi. Bu yüzden gerçek hislerimi ekleme ihtiyacı duydum.
"Yine de senden ayrı kalma fikri bana çok zor geliyor."

Bana bakarak tebessüm etti, bu sefer istediği cevabı vermiştim.

...
3 gün sonra Lalisa'nın gitmeye karar verdiğini öğrendim. Doğru olanı yapmıştı o halde neden kalbim paramparça olmuş gibi hissediyordum?

Kendini sevdirdiği saray halkı onun için bir veda şöleni düzenlemek istediklerini söyleyince onlara izin verdim. Ancak ben, şölene katılmadım. Onu görürsem ağlayacağıma emindim.

Bu karar beni ölçülmeyecek derecede sarsmıştı. Bu yüzden Lalisa'yla denk gelmemeye özen gösteriyordum, onu verdiği karardan dolayı kötü hissettirmek istemiyordum.

Kütüphanede sabahlıyordum. Kitap okuduğumda bir şeyleri düşünmem mümkün olmuyordu çünkü. Dennis bu durumdan oldukça memnundu çünkü önemli araştırmalar yaptığımı düşünüyordu.

Lalisa gidecekti. Şölen bitmişti ve ertesi sabah bir at arabası, bir gemi, bir tren bir şeyler onu benden koparacaktı.

Kitaba odaklanmıyordum. Oldukça kalın bir kitaptı, birkaç gün önce daha kalınını bitirmiştim ama bundan tek satır okuyamıyordum. Görevlilere uyumakta zorluk çektiğimi söyleyip sarayın aşçısına uyumamı kolaylaştıracak bitkisel bir karışım hazırlattım. Gidişini görmek istemiyordum.

Bir süre sonra başım kitabın üzerine düştü. En son hatırladığım da buydu. Sadece bir ara hayal meyal hafif bir rüzgar hissettiğimi hatırlıyorum. Bir de dudağımda küçük bir karıncalanma. Ama uyanamayacak kadar bitkin olduğum için gözlerimi açmamıştım ikisinde de.

Uyandım. Saat neredeyse öğleye geliyordu. Lalisa çoktan gitmiş olmalıydı. Oturarak uyuduğum için tutulan vücudumu esnetmek için doğruldum. O sırada omuzlarımdan bir şey düştü. Yere düşen kumaşı aldım.

Soluk sarı renkli o eski pelerin. Lalisa'nın bana verdiği pelerin. Pelerini göğsüme doğru bastırdıktan sonra önümde açık halde duran kitabın yanında bir kağıt parçası gördüm.

"Bu pelerin benim için dünyadaki en önemli şey. Ölen annemin pelerini. Bunu ilk kez sana verdim ve şimdi bir kez daha veriyorum. Annemin pelerinini almak için döneceğim. Ona ve kendine iyi bak. Seni seviyorum. L."

Queen's Wish |jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin