13

490 44 10
                                    

Önce geriye doğru bir adım attım daha doğrusu sendeledim.
"Kral Dennis, gerçekten ne demek istediğinizi anlamadım ama doğrusu şu anda biraz korkutucu bir tavrınız var."

Tabii ki de anlamazlıktan gelecektim, başka şansım mı vardı ki?

"Ben anladığınıza eminim."

Ben geri çekilmeye çalıştıkça o sanki daha da üstüme geliyordu, aramızdaki mesafeyi korumak gitgide zorlaşmaya başlamıştı.

"Pekala ama bunların konuşulacağı yer burası değil."
Cümleyi biraz vurgulu söylemiştim amacım biraz daha güçlü görünerek onu korkutmayı denemekti, pasif davrandıkça üstüme geleceğini hissediyordum.

"Artık bu konudan kaçmanıza izin vermeyeceğim," dedi kendinden emin şekilde.

Ters bir tepki vermem durumunda Lalisa'ya neler yapabileceğini kestiremiyordum. Neyi, ne kadar gördüğünü sormam da mümkün değildi ama bir şeyler bildiği kesindi.

Daha ilk öpücük ihtimalinde bile yakalanmış mıydık yani?

Umutsuz şekilde omuz silktim.
"Peki. Öyle olsun o halde."

Buna boyun eğiyor olmak içimi acıtıyordu. Hiçbir zaman bir şeyleri zorla kabul etmek konusunda iyi olmamıştım zaten. Boyun eğmeye alışkın bir yapım yoktu. Büyüdüğüm sarayda her ne kadar zor olsa da bir şeylerin karşısında durmayı hep başarmıştım.

Babam bu inadımın annemden geldiği konusunda çok emindi. Öyle ki bu inatçı tavrım karşısında takındığı sert rolün bir anlığına olsa da yumuşamaya dönüştüğünü görebiliyordum, bu yumuşamanın ardında anneme olan özleminin olduğunu düşünmüştüm hep.

Ama bu sefer annemin kızı olamayacaktım. Küçükken kaybedeceğim pek bir şey yoktu veya başıma gelecek büyük bir bela. En fazla birkaç gün odamda kalmaya zorlanırdım veya oyuncaklarımla oynamama izin verilmezdi.

Ama şimdi farklıydı. Yanlış bir hareket, gereksiz bir inat benimle beraber Lalisa'yı da mahvedebilirdi. Kendimle ilgili kısmı bir yere kadar kabullenmeyi başarsam da Lalisa'ya bunu yapamazdım.

Saraya kendi yardımcılarımdan biriyle dönmek konusunda ısrarcı oldum, Dennis nasılsa istediğini almış olduğu için ricamı geri çevirmedi. En azından dönüş yolunu onun sırtına yapışık halde geçirmeyecektim, Lalisa'yı öpmek üzere olmam dışında bugün başıma gelen en iyi şey bu olabilirdi.

...
"Bu kadar çabuk ikna olmanı beklemiyordum."
Jisoo elindeki kanaviçeyi sessizce işlerken bir anda neden bu konuyu açmıştı bilmiyordum.

Gömüldüğüm sessizlikten çıkıp düşük bir ses tonuyla cevap verdim.
"Eninde sonunda olacak olan buydu."

Jisoo elindekini bir kenara bırakıp oturduğu yerden kalktı ve önümde çökerek ellerimi tuttu.
"Seni tanıyorum Jennie, bu kadar kısa zamanda fikir değiştirmezsin sen. Ne oldu?"

"Hiçbir şey" dedim omuz silkerken. Sarayda ve hatta hayatta en çok güvendiğim Jisoo'ya bile olan biteni anlatmak istemiyordum. Dennis'in her yerde kulağı olduğuna dair mantıksız bir inanç filizlenmeye başlamıştı içimde.

Jisoo'nun inanmadığı her halinden belliydi.
"Beş gün Jennie. Beş gün sonra tüm hayatının değişeceğinin farkındasın değil mi?"

Başımı salladım.
"Hayatım çoktan değişti zaten."

"Evet ama yine de bu bambaşka bir şey."

Ses tonumu kontrol edemeyerek sitemkâr bir tavırla Jisoo'yu yanıtladım.
"Bunu yapmak zorunda olduğumu söyleyip duran sen değil miydin Jisoo? Şimdi neden vazgeçirmeye çalışır gibi konuşuyorsun anlamıyorum."

Jisoo suçluymuş gibi başını eğdi.
"Haklısın. Yine de bunu az da olsa istediğini bilmek içimi rahatlatır sanırım. Yani bu kararı kendi mantığına uygun bulduğun için aldığını bilmek iyi gelebilir, yoksa kendimi suçlu hissedeceğim."

Adlında her şeyi bilmese de sezdiğinin son derece farkındaydım. Jisoo akıllı biriydi, etrafında olan bitenden her zaman haberdar olurdu. İyi bir gözlemci ve iyi bir analizciydi. Üstelik en iyi olduğu konulardan biri de bendim. Bu soruları bana sorarken içten içe birinin beni zorladığını hissediyordu zaten.

Rahatlatmak ister gibi elimi omzuna koydum.
"Yapmam gerekeni yapıyorum Jisoo, bunları bana söylerken sen de yapman gerekeni yapıyordun. Bu yüzden suçlu hissetmen için hiçbir sebep yok."

Zoraki bir gülümsemeyle ayağa kalkıp tekrar kanaviçesinin başına geçti. İçi rahatlasın diye ben de ona zoraki bir gülümseme sundum. Daha sonra saatin erken olmasına aldırmadan yatağa gittim. Ne kadar çok uyursam gerçeklerden o kadar çok uzak kalabiliyordum.

Queen's Wish |jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin