"Gerçekten başka yolum olmadığını mı söylüyorsun Jisoo?"
Jisoo bıkkınlıkla onayladı.
"Sana en başından beri söylüyorum Jennie, bu kralın vasiyeti. Emri de diyebiliriz. Eğer buna itaat etmezsen kraliçe olarak sana verilen ilk görevi yerine getirmemiş olacaksın..."Başımı eğerken dediklerini sindirmeye çalıştım.
"Bu, halkın gözünde saygınlığını kaybetmene sebep olur. Ayrıca biliyorsun ki halk yeni bir kral bekliyor.""Babam yıllarca yönetimde tek başınaydı, ben niye aynısını yapamıyorum?"
Jisoo omzumu sıvazladı, bunu içimi rahatlatmak için değil gerçekten bana hak verdiğini belirtmek için yaptığını biliyordum.
"Ne yazık ki tarihte bir örneği olmayan şeylere insanlar her zaman karşı çıkar Jennie."Bu çok can sıkıcıydı ama gerçekti. Halk gerçekten de bir kral bekliyordu çünkü bir kraliçenin tek başına krallığı yönettiği daha önce görülmemişti. O kral da Dennis'ti çünkü babam onu seçmişti. Bana sadece istemediğim biriyle evlenmek ve kendi krallığımın kaderini bir yabancıya bırakmak layık görülmüştü.
Sinirle yumruklarımı sıktım. Bu adil değildi. Bir krallığı yönetebileceğimden emindim ancak elimden hiçbir şey gelmiyordu. İnat edersem halkın bana sırt çevirmesine sebep olabilirdim ve o zaman kraliçelik namına hiçbir şey yapamazdım. Gerçi Dennis'le evlendiğimde de sadece süslü kıyafetler giyip yanında dikilmekten öteye gidemeyeceğimi biliyordum.
Kendi babamın, müstakbel "eşimin", Bay Yoon'un kısacası bir avuç erkeğin yazdığı senaryoda önemsiz bir figüran olmak zorunda olmak sinirlerime dokunuyordu. Bundan çok daha fazlası olduğumu biliyordum.
Jisoo beni teselli etmeye çalışırken bir görevlinin içeri girmesiyle konu dağıldı.
"Kraliçem, binicilik dersiniz için Bayan Lalisa sizi avluda bekliyor."Başımı salladım ve uygun kıyafetleri giymek için zaman istedim. Hava kapalı olduğu için Jisoo dersi bugünlük ertelememi önermişti ama kabul etmedim, gökyüzündekileri bilmem ama benim üzerimdeki kara bulutları sadece Lalisa'yla geçirdiğim zaman dağıtabilirdi.
...
Lalisa'yla atlarımızı yan yana sürerken sessizlik her zamanki gibi aramızda duruyordu.Lalisa belli belirsiz bir tebessümle sürüyordu atını, gerçi düşündüğümde yüzünde her zaman bu belli belirsiz gülümsemenin olduğunu fark ettim. Durgun, huzurlu ama her zaman orada duran bir gülümseme.
"Kraliçe olmak düşündüğümden daha da zormuş."
Kendi kendime konuşmaya başladım. Cevap vermese bile Lalisa'nın dinlediğini bilmek hoşuma gidiyordu, düşündüğüm gibi konuşmaya başlar başlamaz bakışlarını ilgiyle yüzüme çevirdi.
"Daha kendi kararlarımı yönetmeme bile izin vermiyorlar ama kağıt üstünde kraliçeyim işte."
Derin bir iç çektim. Lalisa hala konuşmamı dikkatle dinliyor, bir sonraki cümlemi söylememi bekliyordu.
"Bu işlerle uğraşmıyor olduğun için şanslısın."
Buruk bir gülümsemeyle başını salladı. Bazen bunun olmayacağını bilsem de bana cevap vermesini çok istiyordum. Sesini çok merak ediyordum, çok hoş ve yumuşak bir sesi olduğunu tahmin etsem de duyma isteği bazen dayanılmaz oluyordu.
"En kötüsü de aşık olmadığın biriyle evlenmek zorunda olmak."
Lalisa'nın kaşları bu cümlemle havalandı. Şaşırmış gibiydi, oysa Dennis'in iğrenç yüzünü benden çok daha iyi bildiğini biliyordum. Belki zor durumda kalmamak için şaşırmış gibi yapıyordu, yine de bir süre beni aynı ifadeyle izlemeye devam etti.
Biraz daha kendi kendime konuştuktan sonra ona oturmayı teklif ettim. Beni onayladı ve atları uygun bir yere bağladıktan sonra kalın gövdeli bir ağacın altına yerleştik. Elbisemin kirlenmemesi için yere bir örtü sermeye yeltendi ama elinden tutarak onu durdurdum, böyle şeyler umrumda değildi ayrıca Lalisa'nın etrafımdaki görevlilerden biri gibi davranmasını da istemiyordum.
Ben ağacın gövdesine yaslanırken o tam karşımda bağdaş kurup ellerini dizlerinin arasında birleştirdi. Utangaç hatta mahcup gözüküyordu. Bunun sadece Jennie değil de Kraliçe Jennie olmamdan kaynaklandığını biliyordum. Yanlış bir şey yapacağından korktuğu için sürekli tetikteydi ama buna gerek yoktu, ben onun yanındayken sadece Jennie gibi hissediyordum.
Sadece Jennie olmayalı çok uzun zaman olmuştu. Elimde ormandan topladığım ağaç dallarından yaptığım bir bebekle koridorda oynarken bile sadece Jennie değildim.
O zamanlar bana dadılık yapan yaşlı Bayan Mirae elimdeki dal parçalarını alıp koridorun diğer ucuna fırlatarak "bir prenses böyle pisliklerle oynamaz" dediğinde sadece Jennie olmayı bırakmıştım.
Düşüncelerimde kaybolmuşken bir anda bastıran yağmuru hissetmek irkilmeme sebep olmuştu. Lalisa aceleyle ayağa kalkıp yere sermeyi planladığı örtüyü başımın üzerinde açıp ıslanmama engel olmaya çalıştı ancak bu esnada kendisi yağmur damlalarının hedefi olmuştu.
Ona ayak uydurarak ayağa kalktım. "Buraya gel," dedim ince bileğini tutarak. Küçük örtünün altına sığabilmemiz için yakın durmamız gerekiyordu.
Lalisa çekingen şekilde birkaç santim uzağımda durunca onu belinden kavrayıp yavaşça kendime çektim. Çoktan ıslanmış kaküllerinin arasında parlayan şaşkın gözleriyle yüzüme baktı.
Dudaklarıyla aramda bu kadar az mesafe varken yutkunmak dışında bir şey yapamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Queen's Wish |jenlisa
FanfictionBir krallığa hükmetmeye hazırlanan Jennie henüz kendi kalbine bile hükmedemediğini fark etmişti.