33

386 30 23
                                    

(Kral Dennis)
Jennie tam da korktuğum şeyi söylemişti. Düşünürken bir yandan da çenemi kaşıyordum, ona vereceğim yanıtı doğru seçmeliydim.
"Bu büyük bir karar kraliçem...buna...izin verebilir miyim bilmiyorum..."

"İzninizi istemedim Kral Dennis isteğimi belirttim, hatanızı telafi etmek istediğinizi söylemiştiniz. Eğer gidişimle ilgili yaygara koparmazsanız hatanızı telafi ettiğinizi kabul edeceğim."

Meydan okur şekilde gözlerime bakıyordu, bakışlarında beni affedeceğine dair en ufak bir umut gözükmüyordu. Kararlıydı.

"Halkınızın burada size ihtiyacı varken..."

Histerik bir şekilde güldü.
"Sanki onlar için bir şey yapmama izin veriyormuşsunuz gibi! Mutfaktaki aşçının bile daha çok sözü geçiyordur yönetimde."

Bu problemleri aştığımızı düşünüyorum ama belki de öfkesinden dolayı bu konuları tekrar açmaya karar vermişti. Oysa ki aylardır daha ılımlı kararlar veriyor ve onun da fikrini alıyordum.

"Kraliçem, bunu düşüneceğim."

"Evet, öyle yapın."
Eteklerini toplayarak ayağa kalktı ve başka bir söz söylemeden kapıyı çarparak çıktı. Kavga etmenin anlamı yoktu, en ufak hatamda üstüme saldıracak bir canavar gibi öfkeliydi.

Görevlilere Yoon'u uyandırıp yanıma getirmelerini emrettim. Onun mantıklı bir çözüm bulacağından emindim.

Sadık yardımcım sanki uykusundan yeni uyanmamış gibi bir dinçlikle dakikalar içinde odamdaydı. Zaman kaybetmeden ona durumu anlattım. Kaybettiğim her dakikada Jennie'yi durdurmanın daha zor olacağını hissediyordum.

Sözlerimi bitirdiğimde Yoon bir süre sessiz kaldı.
"Zor bir karar olacağı kesin," dedi sanki bilmiyormuşum gibi.

"Ancak," diye devam etti sözlerine.
"Bu yolculuk bizim için büyük bir fırsat olabilir."

"Nasıl?"

"Kolera İngiltere'de kol geziyor," dedi çarpık bir gülümsemeyle.
"Kraliçenin bir kardeşi yok, kuzenleri çok küçük ve zaten taht sırasında bile değiller. Tek akrabası teyzesiydi o da ablasını yani kraliçenin annesini kaybettikten sonra aklını yitirdi."

"Ne demek istiyorsun Yoon?"
Alacağım cevabın şeytani bir cümle olacağına emindim.

"Kraliçe daha İngiltere'ye ulaşmadan koleraya yakalanacaktır. Hastalığın amansız olduğunu söylüyorlar yani eğer salgına yakalanırsa..."

"Ölür," diye tamamladım cümlesini.

"Yani taht ve onun getireceği tüm zenginlikler size kalır."

"Bu çok acımasızca..."

"Majesteleri eğer onu zorla gönderseydiniz bu acımasızca olurdu ama kraliçe kendisi gitmek istiyor."

"Yine de..."

"Jennie küçüklüğünden beri aklı havada biriydi, babası bir gün kraliçe olacağına hiçbir zaman inanmamıştı. Haklı da çıktı. Bir hizmetçi parçası için aylarca süren bir yolculuğa çıkmayı planlayan birinden ne beklenir? Aklının yerinde olduğundan bile emin değilim."

Ona bir anda Jennie diye hitap etmesine şaşırmıştım. Cümleleri kulağa oldukça kindar geliyordu.

"Saray duvarları arasında tek bir arkadaş edindi ve onu dünyasının merkezine koydu Majesteleri. Olan bu, böyle biri yönetimden ne kadar uzak olursa o kadar iyi olur."

Sözlerini uzun süre düşündüm. Söylediği şey benim için biraz acımasızdı ancak dediği gibi, onu zorla göndermiyordum sonuçta. Engel olsam da bir şekilde giderdi zaten.

Çekmeceden bir kağıt alıp kısa bir not yazdım ve görevlilerle Jennie'ye gönderdim.

"Yolculuk için hazırlıklara istediğiniz zaman başlayın kraliçem."

Queen's Wish |jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin